Arkeolojinin inceleme alanını oluşturan maddi kültür önemli ölçüde ekonomik etkinlikler ile ilişkili nesnelerdir. Bu nesneler üzerinden geçmiştoplumların rekonstrüksiyonunu yaparken, ekonomik yaşamın da inceleme konusu haline gelmesi kaçınılmazdır. Kıt olan mal ve kaynakların idaresi çerçevesinde gelişen ekonominin Neolitik ile birlikte hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğu açıktır. Bu dönemde kendi kendine yeten, üretim ve tüketim birimlerinin özdeşolduğu bir ekonomik sistem söz konusudur. Bu durum Neolitik sonlarında yavaşyavaşdeğişmeye başlar. Suriye ve Mezopotamya bölgelerindeki kültürler birbirleri ile karşılaştırıldığında, maddi kültürde dikkat çeken unsurlarda üretim biçiminin yansımalarını görmek mümkündür. Mezopotamya’nın kuzey bölgeleri, doğal koşullardan dolayı daha fazla risk altında olan bölgeler olmaları itibarı ile, farklı üretim araçları ve ürünlerin ortaya çıktığı bölgelerdir. Bunların en önemlileri hayvanların süt ve yünü ile birlikte gücünden yararlanılması, sulamalı tarımın gelişmesi ve metal işlenmesindeki yenilikler olarak özetlenebilirler ve Kalkolitik ile birlikte yayılmışlardır. Bu değişim ile birlikte, üretim birimi ile tüketim biriminin birbirine özdeşolduğu haneye dayalı ekonomiler, haraca dayalı üretim sistemlerine doğru evrilmeye başlamışlardır. Bu aynı zamanda karmaşık ve hiyerarşik toplumların ortaya çıkışı anlamına gelmektedir. Anadolu’daki gelişim buna benzer olmakla birlikte, sulamaya daha uygun koşulların mevcut olduğu Suriye ve Mezopotamya’ya göre farklı bir çizgide seyretmiştir. Tarıma dayalı bir büyüme Anadolu yerleşimleri için söz konusu değildir. Ancak bu ortam içerisinde tanımlanan diğer servet biçimlerine sahip feodal merkezlerden söz edilebilir. Eski Tunç Çağında şekillenmeye başlayan siyasal ve ekonomik yapının Kalkolitikte temellerinin atıldığı söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 11 Sayı: 2 |