Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki

Yıl 2015, Cilt: 13 Sayı: 2, 45 - 76, 30.12.2015

Öz

Rivayetlerin sıhhatinin tespitinde izlenecek usul meselesi, hadis ilminin en temel

problemlerinden birisidir. Bu konuda iki farklı ekol şöhret bulmuştur. Bunlardan biri fakihler

tarafından geliştirilmiş olan, daha çok genel kaidelere dayanan Fıkıh Usulü olarak bilinen

ve bazı hadisçiler tarafından da kabul edilmiş olan ekoldür. Bu ekollerden ikincisi ise

hadis âlimlerince geliştirilmiş olan, bazı kurallarla birlikte daha çok rivayetlerin çok farklı

kıstaslar dikkate alınarak çok yönlü incelemesini esas alan ve Hadis Usulü olarak şöhret

bulmuş olan ekoldür. Âlimler, hadislerin değerlendirmede bu farklı ekolleri takip ettikleri

için doğal olarak pek çok hadisin sıhhati konusunda farklı kanaatlere ulaşmışlardır. Bu

araştırmada, her iki ekolün rivayetlerin sıhhatinin tespitinde etkilerinin görüldüğü iki farklı

rivayet üzerinde duracağız. Bu rivayetlerden birincisi Budâ‘a Kuyusu hadîsi (  01

), ikincisi ise Kulleteyn hadisi ()./  א 01) olarak şöhret bulmuş olan rivayettir. Bu

çalışmamızda, bu iki rivayet ile ilgili söz konusu anlama ve sıhhat problemini tahlil ve tahkik

ederek çözmeye çalıştık.

Kaynakça

  • Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD), XIII/2, 2015.
Yıl 2015, Cilt: 13 Sayı: 2, 45 - 76, 30.12.2015

Öz

Kaynakça

  • Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD), XIII/2, 2015.
Toplam 1 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Arapça
Bölüm Makaleler
Yazarlar

Yusuf Suiçmez

Yayımlanma Tarihi 30 Aralık 2015
Yayımlandığı Sayı Yıl 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Kaynak Göster

APA Suiçmez, Y. (2015). Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki. Hadis Tetkikleri Dergisi, 13(2), 45-76.
AMA Suiçmez Y. Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki. HTD. Aralık 2015;13(2):45-76.
Chicago Suiçmez, Yusuf. “Budâ‘a Ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil Ve Tahkiki”. Hadis Tetkikleri Dergisi 13, sy. 2 (Aralık 2015): 45-76.
EndNote Suiçmez Y (01 Aralık 2015) Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki. Hadis Tetkikleri Dergisi 13 2 45–76.
IEEE Y. Suiçmez, “Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki”, HTD, c. 13, sy. 2, ss. 45–76, 2015.
ISNAD Suiçmez, Yusuf. “Budâ‘a Ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil Ve Tahkiki”. Hadis Tetkikleri Dergisi 13/2 (Aralık 2015), 45-76.
JAMA Suiçmez Y. Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki. HTD. 2015;13:45–76.
MLA Suiçmez, Yusuf. “Budâ‘a Ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil Ve Tahkiki”. Hadis Tetkikleri Dergisi, c. 13, sy. 2, 2015, ss. 45-76.
Vancouver Suiçmez Y. Budâ‘a ve Kulleteyn Rivayetleri Konusundaki İhtilafın Tahlil ve Tahkiki. HTD. 2015;13(2):45-76.

İlim Tasavvurumuz Üzerine…

İslâm ilim geleneği, ihtiva ve temsil ettiği zâhirî, aklî, felsefî ve irfânî zenginliği ile küllî bir gerçekliği yansıtmaktadır. Söz konusu zenginlik alanlarının her birisi meşrûiyyetini, kendi usûlü dairesinde hakikat arayışı süreci içerisinde bulunuşuyla temellendirmektedir. Başlı başlarına müstakil birer ilim dalı olmaları ve bunun neticesinde tarifi, gayesi ve mesâili itibariyle sınırları belirgin olsa da, ortak bir tasavvura aracılık etmeleri dolayısıyla kaçınılmaz biçimde, bünyesinde sair ilimlerle kendi zaviyelerinden müştereklikler barındırır. Ne var ki, kendine has mesâildeki farklılaşmalar, bütünün temsil ettiği küllî tasavvurun varlığına engel değildir.
Geçmişte ve günümüzde, geleneğin bu yönü gözden kaçırıldığında, ilimler arası irtibat, sözü edilen müştereklikler üzerinden değil, ayrışmalardan hareketle kurulmaya çalışılmıştır. Esasen İslâm ilim geleneğini, ilimler arası iç çekişmelerin ve tartışmaların odağı olarak görmek böyle bir yaklaşım neticesinde ortaya çıkmıştır. Kadîm ilim geleneğimizi fikrî karışıklığın odağı olarak görme zafiyetini sadece şarkiyat geleneğinin bir refleksi imiş gibi kabul etmek kolaycı bir yaklaşımdır. Şarkiyat geleneği ‘ötekinin duruşunu’ temsil ettiği için dikkate alınması ve zafiyetlerine odaklanılması gereken, ‘öteki’lerin dışında kalanlar, yani ‘biz’ olmalıyız.
İlim ehli taifeyi teşkil eden bizlerin bu süreçte yapması gereken, dışardan ve çatışma odaklı yaklaşımı bir yana bırakıp; kendilerini İslâm tasavvurunu zayıflatmaya adamış kişilerin yöntemlerinin üst dilini keşfederek, benzer hatalara düşmekten kurtulmak, muhtelif ilimleri aynı müştereklikte cem eden kadîm geleneğimizin üst tasavvuruna odaklanmaktır.
İslâm toplumu olarak, fikrî hamlemizi gerçekleştirmemiz, körü körüne taklîdi bir yana bırakıp, bize ait değerler manzumemizi keşfetmemize bağlıdır. Modern çağın bilgi üzerindeki bizi kuşatan tahakkümü ve kendi değerlerini bize taşıyan imkânlarını ‘mihengimize’ vurmadan özümseme, bizi sürekli olarak kimliğimizden uzaklaştırmaktadır. Günümüzde öğrendiğimiz en önemli esas, ‘bilginin/ma‘lûmâtın’ kutsallığı iddiasıdır. Oysa her dönemde, mukaddes olan hakikat ve ma‘rifettir. Bir başka ifade ile varlığımız meşrûiyyetini bilgi peşinde koşmamızdan değil, hakikat yolcusu olmamızdan almalıdır.
Doğru yanlış her türlü bilginin kutsanması sebebiyledir ki, arama motorları ve sosyal medya plâtformaları üzerinden paylaşılan veriler, tıpkı, geçmişte ilimler ve ilim ehli arasında sadece ma‘lûmâta odaklanıldığında, ilimler arasındaki müşterek zeminin fark edilememesi ve İslâm tarihinin çatışmalar tarihi şeklinde algılanması gibi, bir ölçüye vurulmaksızın yaygınlığı nisbetinde doğru ve tayin edici bir konum ihrâz etmiştir. Bizler geçmişin ve günümüzün tecrübesinden istifade ederek, tekrar aynı hataya düşmediğimizden emin olmalıyız.
Şu halde, ilim ehline düşen, öncelikle ilimlerin usûlleri ve telif tarzlarının müşterekliğini temin eden ‘üst dilini’; bir başka ifade ile ‘küllî tasavvurunu’ keşfe yönelik gayretlerini arttırmaktır. İlmin bugünkü temsilcilerinin, İlâhî hakîkati zâhirî, aklî, rûhî, kalbî, irfânî plânda idrak için ömür tüketen geçmiş âlim, hakîm ve ârifler ile eserler üzerinden bağ kurmak suretiyle, onların arayış tecrübelerinden istifade etmeleri, ilimleri kuşatan küllî tasavvurun idrâkini mümkün kılacaktır. Bizi küllî tasavvura ulaştıracak olan vasıta, bazen dilin sunduğu imkânlar, bazen akıl, mantık ve felsefenin hâsıl ettiği kazanımlar, bazen de kalbin ve irfânî geleneğin ulaştığı hakikatler olabilecektir.
Bütün bu hususların arayışı içerisinde olan, Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) aracılığı ile de, bize ait duruşa ve müşterek tasavvuru keşfin zaruretine dikkat çekmeyi kaçınılmaz görüyoruz. Bir başka ifade ile, tedbirimizi alıp, tedârikimizi ikmâl ederek seyrimize devam etmenin mutlak ihtiyacımız olduğunu fark ederek, ‘cihet-i vahdemizi’ yeniden hatırlamalı, uydu olmaktan, ezilmişlikten kurtulmalı, kendimize ait usûl, ulemâ ve kitâbiyâta dönmeli, ilmî düşünüşümüzü yeniden ‘âlî tasavvurumuza’ uygun hâle getirmeliyiz.
Kırk ikinci sayımızla, akademik dergicilikte kemâle erdiğimizin göstergesi olarak, kesintisiz yayın hayatını sürdürerek, geride bıraktığımız ilk yirmi yılın ardından, Hadis Tetkikleri Dergisi’nin bu nüshasında; hadis ilimlerinin muhtelif alanlarında ilginizi çekecek tetkiklere yer verdik. İslâm coğrafyasının uzak diyarlarının tasavvurlarını bize sunan makaleler, eser tetkikleri, bilimsel etkinlik ve kitap tanıtımları bu sayımızda sizlerin ilgisine arz ettiğimiz içeriğimizdir.
Destekleriniz sayesinde muhteviyâtı daha da zenginleşecek olan Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) işaret edilen hususlarda bize iletilen her türlü talebe açık olup, bütün imkânlarını kullanarak arzu edilen hususlarda yazarlarımızın yanında olmaya çalışacaktır.
Geride bıraktığımız yirmi yıl ve kırk iki sayı boyunca Hadis Tetkikleri Dergisi’ne (HTD) destek olan, sahip çıkan, bizleri cesaretlendiren, yazılarıyla bizi onurlandıran hayatta olan ve ahirete irtihal eden bütün hoca ve kardeşlerimize şükranlarımızı sunarken, bundan sonra da HTD’nin imkânlarının, araştırmacılarımızın hizmetinde olduğunu te’yîden ifade istiyoruz. Gelecek sayılarımızda görüşmek dileğiyle...
Saygılarımızla...

İbrahim HATİBOĞLU