2017 Nobel Edebiyat ödülü sahibi Kazuo Ishiguro’nun Beni Asla Bırakma (2005) adlı eseri bir umut romanı olarak değerlendirilebilir. Çoğu okuyucu için de bu, ön plana çıkan bir bakış açısı olacaktır. Ancak bu romana daha farklı bir bakış açısı getirmek de mümkündür. Eğer Beni Asla Bırakma adlı romana bir de bilim kurgu açısından bakacak olursak Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya romanında veya Yvgeny Zamyatin’in Biz adlı eserlerinde olduğu gibi okuyucusunu adeta insanlığın dünya içindeki yerini ve geleceğini sorgulamaya iten hem distopik hem de posthümanist bir eser çıkacaktır karşımıza. Bugün yasalar henüz el vermediği için insan klonlanmaya başlanmamış olsa bile dünyanın birçok saygın üniversitesi bünyesinde hayvanlar üzerinde deneyler yapılarak insan organı ‘üretme’ çalışmaları sürdürülmektedir. Organ nakli konusunda da büyük gelişmeler elde edilmekte ve bu yolla birçok insan uzun yıllar hayatta kalabilmektedir. Öyleyse yakın gelecekte tıpkı üzerinde deney yapılan hayvanlar gibi insanların da laboratuvar ortamında üretilerek organ nakli için kullanılabileceklerini farz etmek, çok da mantık dışı bir yaklaşım olmayacaktır. Japonya’nın Nagazaki kentinde doğan Ishiguro’nun, atom bombasının etkilerini yaşayan bir yazar olarak, insanlığı mükemmel günlerin beklemediğini öngören bir eser kaleme alması şaşırtıcı değildir. Şu hâlde Beni Asla Bırakma adlı roman, birbirini seven iki yüreğin geleceğe dair safiyane mutluluk arzularının dışa vurumu gibi görünse de evrensel insani değerlerin ve ahlakın gelecekteki olası değişimini de okurlarına düşündürterek insanın arzularının ve gücünün sınırlarını sorgulayan bilincin ironik bir şekilde dışa vurumu da olabilir. Bu makale, Nobel ödüllü yazar Ishiguro’nun bu eserinin bir distopya evrenindeki posthümanist izlerini takip etmeye çalışacaktır.
Posthümanizm transhümanizm posthüman transhüman distopya bilim-kurgu.
The 2017 Nobel Prize in Literature recipient Kazuo Ishiguro's Never Let Me Go (2005) can be considered a novel of hope. For most readers, this will be a prominent view. However, it is possible to bring a different perspective to this novel. If we look at the novel Never Let Me Go in terms of science fiction, we will find a dystopian and posthumanist story that pushes the reader to question the place and future of humanity in the present world, as in Aldous Huxley’s Brave New World or Yevgeny Zamyatin’s We. Ishiguro, who was born in Nagasaki, Japan, and having experienced the effects of the atomic bomb disaster, is likely to predict that a perfect future is not in store for us. Today, we know that even if human cloning has not yet begun due to its illegal status, human beings continue to work for 'producing' artificial human organs by conducting experiments on animals within many respected universities worldwide. Significant advances in organ transplants are also being achieved, enabling humans to live longer. Thus, it can be assumed that human beings can be artificially produced in laboratories for organ transplantation purposes as though they are laboratory animals. Even though the novel, Never Let Me Go, seems like the expression of the ultimate desires of happiness for the future of two loving hearts, it may also be the ironic expression of consciousness that questions the limits of human desires and power by displaying the possible future change of universal human values and morality. This article aims to unearth the posthumanist traces of the Nobel Prize-winning author Ishiguro's Never Let Me Go in which a dystopian universe serves as the setting.
Posthumanism transhumanism posthuman transhuman dystopia science fiction
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar, Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 21 Mart 2020 |
Kabul Tarihi | 9 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 39 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.