By challenging patriarchal worldviews and anthropocentric ideology and advocating for new, more harmonious relationships among humans, non-humans, and the natural world, ecofeminism tries to understand the connection between genders and environmental degradation. Anthropocentrism and patriarchy are shown to be the primary causes of the oppression of women and the natural world by men, and a biocentric worldview is advocated as a solution. This study, which compares Doris Lessing's The Grass is Singing and Margaret Atwood's The Edible Woman, focuses on the tragic endings shared by women and the natural world in both novels. When reexamined via the lens of ecofeminism, the two works reveal a shared concern for the welfare of women and the natural world, as well as a critique of patriarchal society's destructive effects on both.
Ekofeminizm, ataerkil dünya görüşlerine ve insanmerkezci ideolojiye meydan okuyarak ve insanlar, insan olmayan varlıklar ve doğal dünya arasında yeni ve daha uyumlu ilişkileri savunarak cinsiyetler ve çevresel bozulmalar arasındaki bağlantıyı anlamaya çalışır. İnsanmerkezcilik ve ataerkillik, erkeklerin kadınlara ve doğal dünyaya ezilmesinin başlıca nedenleri olarak gösterilmekte ve çözüm olarak biyomerkezci bir dünya görüşü savunulmaktadır. Doris Lessing'in Türkü Söylüyor Otlar ve Margaret Atwood'un Evlenilecek Kadın romanlarını karşılaştıran bu çalışma, her iki romanda da kadınların ve doğal dünyanın paylaştığı trajik sonlara odaklanmaktadır. Ekofeminizm perspektifinden yeniden okudunduğuna, her iki roman da kadınların ve doğal dünyanın refahına yönelik ortak bir kaygıyı ve aynı zamanda ataerkil toplumun her ikisi üzerindeki yıkıcı etkilerinin eleştirisini ortaya koymaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ağustos 2023 |
Kabul Tarihi | 24 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences