This
paper examines the connection between the concept of city and security through
the concept of police. The socio-historical relation between police and city
today has been forgotten and the meaning of the police concept has narrowed.
The police are today either being reduced to a profession-institution whose
function is to catch criminals and prevent crimes; or are seen as a repressive
apparatus with which dominant classes repress the politicization of subordinate
classes. Both approaches are far from capturing the broader socio-political
functions that police power as a form of state power have performed in the
historical process. Based on this critique, the main argument of this study is
that police power does not provide the security of the city just by catching
criminals, preventing crimes or repressing the social politicization; but in
line with specific socio-political projects, it does so by fabricating specific
urban norms, cultural references, identities and behavioural patterns. In this
study, this claim will be discussed within the problematic of transition from
feudalism to capitalism. Furthermore, in conjunction with the main argument,
the study puts forward four interrelated supporting arguments. First, despite
the police’s narrowed meaning, the historical and etymological connection
between city and the police persists. Second, parallel to the changing meaning
of order and social order, the function of the police power has been
altered. Third, the police power has
assumed a key role in fabrication of bourgeois civil society’s values. Fourth,
during the transition from feudalism to capitalism, the police power has played
a regulatory role in transforming the dispossessed masses into wage labour.
Bu çalışma kent ve
güvenlik arasındaki bağlantıyı polis kavramı üzerinden incelemektedir. Polis
ile kent arasındaki sosyo-tarihsel ilişki bugün unutulmuş ve polis kavramının
anlam yelpazesi daralmıştır. Polis, bugün işlevi ya suçluları yakalamak ve suçu
önlemek olan bir meslek-kuruma indirgenmekte; ya da hâkim sınıfların tabi sınıfların
siyasallaşmasını baskıladığı bir zor aygıtı olarak görülmektedir. Her iki
yaklaşım da devlet erkinin bir formu olarak polis erkinin tarihsel seyir içinde
üstlendiği daha geniş sosyo-politik işlevleri yakalamaktan uzaktır. Bu
eleştiriden hareketle bu çalışmanın temel argümanına göre polis erki kent
güvenliğini, salt suçluları yakalayarak, suçu önleyerek ya da siyasal
toplumsallaşmayı bastırarak değil; özgül sosyo-politik projeler ile uyumlu bir
şekilde kente ait belirli normları, kültürel referansları, kimlikleri ve
davranış kalıplarını imal ederek sağlamaktadır. Bu sav, tarihsel bağlamda,
feodalizmden kapitalizme geçiş sorunsalı çerçevesinde tartışılacaktır. Ayrıca
çalışma, bu temel argümanla bağlantılı olarak dört yan argüman ileri
sürmektedir. Birincisine göre, kent ve polis arasındaki tarihsel ve etimolojik
bağlantı polisin daralan anlamına rağmen bugün de varlığını korumaktadır.
İkincisi, tarihsel seyri içinde düzen ve toplumsal düzen kavramlarındaki
değişikliklere koşut olarak polis erkinin işlevi değişmiştir. Üçüncüsü, polis
erki tarihsel süreç içinde burjuva sivil toplumun değerlerinin üretilmesinde
kilit bir rol üstlenmiştir. Dördüncüsü, feodalizmden kapitalizme geçiş
döneminde polis erki mülksüz yığınların ücretli emeğe dönüşümünde nazım rol oynamıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |