Since the 1960s, space, and gender theories have begun to work on common ground with the acceptance of the understanding that space is a social production. Considering that space is observed as a product of social impressions, it can be stated that the relationship between gender and space is affected by gender discourse, and it is shaped under the influence of this specific discourse. This study focuses on women as one of the main objects of gender discourse. Therefore, it establishes a theoretical framework, focusing primarily on the distinction between public and private space, which is one of the most discussed issues of space and gender studies. To better describe its case study, the study discusses the women's movement in Turkey and March 8th celebrations. After that, the study examines March 8th, 2020, as its case study. In summary, the study focuses on the relationship between women and public space with the understanding that public space is a social production based on discourse analysis and by addressing women's slogans and banners on March 8th celebrations that took place in Turkey and tries to make sense of this problematic relationship by women's own voices on public space.
1960’lardan bu yana mekân ve toplumsal cinsiyet teorileri, mekânın sosyal bir üretim olduğu anlayışının kabulü ile ortak bir paydada çalışılmaya başlanmıştır. Mekânın toplumsal etkilerin bir ürünü olarak gözlemlendiği düşünüldüğünde, toplumsal cinsiyet ile mekân arasındaki ilişkinin toplumsal cinsiyet söyleminden etkilendiği ve bu söylemin etkisi altında şekillendiği ifade edilebilir. Bu çalışma toplumsal cinsiyet söyleminin ana nesnelerinden biri olan kadına odaklanmıştır. Bunun için çalışma öncelikle, mekân ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının en çok değinilen konularından biri olan kamusal ve özel mekân ayrımına odaklanarak, teorik bir çerçeve oluşturmuştur. Ardından örneklemini açıklamak üzere Türkiye’de kadın hareketine ve 8 Mart yürüyüşlerine değinerek, örnek çalışmasını 8 Mart 2020 tarihli kadınlar günü kutlamaları olarak belirlemiş ve incelemiştir. Özetle, çalışma kamusal mekânın sosyal bir üretim olduğu anlayışı ile kadın ve kamusal mekân arasındaki ilişkiye, söylem analizi temellendirmesi ile Türkiye’de gerçekleşen 8 Mart kutlamalarındaki slogan ve pankartlara odaklanarak, bu problematik ilişkiyi, kadınların kendi sesleriyle anlamlandırmaya çalışır.
Kamusal Mekân Toplumsal Cinsiyet Feminist Eleştirel Söylem Analizi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |