The city as a whole containing many beings, has a structure whose meaning and linguistic expression are constantly changing. This study is on comprehending a city through its relationship with language. While questioning the meaning of city, Antakya with its topographic reality is considered as the subject of study. Reading the relationship between Antakya and the earth through various linguistic components will support deciphering meanings constructed over this city. The study aims to read Antakya through narratives, expressions, representation, naming, which are the concepts constituting a linguistic structure. By considering Antakya as a linguistic being, the meaning of city is approached as if reaching the meaning of being. The first chapter is a linguistic reading, based "on discovering existential space" through an existence narrative, by accepting Antakya as the being itself. The linguistic expression of Antakya gain meaning through the body of the earth. As seen on the mountain and the river, the semantic equivalents of the earth transform with the city. This semantic transformation emerges as the transformation in naming. The second chapter is a reading, based "on deciphering linguistic transformation". Being expresses its transformed meaning through its reflection in language. Because, the embodiment of meaning is on language
Kent, içerisinde birçok varlığı barındıran bir bütün olarak, anlamı ve dilsel ifadesi sürekli olarak değişen bir yapıdadır. Bu çalışma da, kent ve dil ilişkisi üzerinden bir kenti anlama üzerinedir. Kentin anlamını sorgulama noktasında ise, içerisinde yer aldığı topoğrafik gerçeklikle birlikte Antakya kenti çalışmanın öznesi olarak ele alınmıştır. Çünkü Antakya kenti ve var olduğu yeryüzü arasındaki ilişkinin çeşitli dilsel bileşenler üzerinden okunabilirliği, bu kent üzerinden inşa edilen anlamların deşifresini kolaylaştırmaktadır. Çalışma, dilsel bir yapıyı bizzat kuran kavramlar olarak anlatılar, ifadeler, temsiller, adlandırmalar üzerinden Antakya kentini okumayı amaçlamaktadır. Öyle ki, Antakya kentine dilsel bir varlık perspektifinden bakılarak, kentin anlamına varlığın anlamına erişir gibi yaklaşılır. Dolayısıyla, çalışmanın ilk bölümünde Antakya kenti varlığın doğrudan kendisi olarak kabul edilerek, bir varlık ve varoluş anlatısı aracılığıyla, kentin "varoluşsal mekânının keşfi üzerine" dilsel bir okuma gerçekleştirilmiştir. Antakya kentinin dilsel varlığı ve ifadesi, yer aldığı yeryüzüne ait beden üzerinden anlam kazanırken, varoluş mekânı olan yeryüzünün bileşenlerinden dağ ve nehir temsillerinin anlamsal karşılıkları da varlığın kendisi ile birlikte dönüşmektedir. Bahsedilen anlamsal dönüşüm doğrudan dildeki ifadeye de yansıyarak adlandırmalardaki dönüşüm olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde "dilsel dönüşümün deşifresi üzerine" bir okuma gerçekleştirilmiştir. Görülür ki, varlık dönüşen anlamını doğrudan dildeki yansıması üzerinden ifade etmektedir. Çünkü, anlamın bedenleşmesi dil üzerinedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |