Diğer
BibTex RIS Kaynak Göster

On Istanbul, Urban Transformation and Neighborhood with Uğur Tanyeli

Yıl 2010, Cilt: 1 Sayı: 2, 10 - 37, 31.12.2010

Öz

Zafer
Çelik:

Bu sayımızda söyleşimizi İstanbul üzerine yapmak istiyoruz. İlk sayımızda İlhan
Hoca ile yaptığımız söyleşiyi bitirirken dünya kenti İstanbul üzerine
konuşuyorduk. Tam buradan kalkarak şunu sormak istiyorum, İstanbul’a atfedilen
dünya kenti/küresel kent rollerini İstanbul ne kadar gerçekleştiriyor? İkinci
olarak, küreselleşme süreci ile birlikte İstanbul’da nasıl bir dönüşüm yaşanmıştır?

 





Uğur Tanyeli: İstanbul’un dünya kenti olması üzerine bir şey
söylemek bana kolay gelmiyor. Dünya kenti kavramını, yanlış hatırlamıyorsam,
Peter Hall 1970’lerde ortaya atmıştı. 1970’lerde, İstanbul için bugünkü gibi
bir gelecek beklenmiyordu. Kimse İstanbul’un böylesine hızlı bir şekilde dünya
sahnesine gireceğini ve bir grup kentten çok daha önemli hale geleceğini, dünya
kenti olacağını varsaymıyordu. O yıllarda pek çok kişi sözgelimi Kahire’nin
daha önemli bir metropol olacağını düşünüyordu. Çoğu kitapta Kahire’ye verilen
önemin İstanbul’a verilen önemden daha fazla olduğunu hatırlıyorum. Ama
İstanbul gerçekten de şaşırtıcı bir hızla aralardan sıyrıldı ve büyük önem
kazandı. Burada küresel bir kent haline geldi mi meselesine cevap vermek için
ben çok yetkili değilim; zira o kavramı icat eden kişi Saskia Sassen. Sassen’in
İstanbul’dan bahseden bir metni var mı bilmiyorum. Dolayısıyla Sassen’in
kavramını ödünç alıp -zaten kavram çoktan Saskia Sassen’i aştı ve yaygın bir
kullanım kazandı- kendi fikrimi söyleyebilirim. İstanbul’un küresellik
tartışmasına zemin oluşturduğu konusunda ben hiç tereddüt etmiyorum, tabii bazı
rezervleri hesaba katmak koşuluyla. İstanbul küresel bir kent oldu mu? Bence
İstanbul bir küresel kent olmadı; küresel kent hâlâ Sassen’in tanımları çerçevesinde
düşünecek olursak, Tokyo, Londra ve New York’tan oluşan bir üçlü, yani dünya
sermaye hareketlerini denetleyen, Sassen’in ifadesiyle finans endüstrisinin
düğüm noktalarını oluşturan üç kent... Paris’i bile bunların arasında saymıyor.
Çok önemli bir sermaye odağı olduğu halde, sözgelimi, İsviçre’den hiçbir kent
bu tanımın içinde yok. Frankfurt sermaye bakımından İstanbul’u kaça katlar, ama
o da listede yok. İstanbul’un bu üçlü küresel kent grubuna dâhil olmaması,
İstanbul’un küresel kentler bağlamında tartışılamayacağı anlamına gelmez.
İstanbul gerçekten küreselleşme olgusu bağlamında tartışılması mümkün bir kent
gibi gözüküyor.

Kaynakça

  • Çelik, Z. (2010). “İstanbul, Kentsel Dönüşüm ve Mahalle” Üzerine Prof. Dr. Uğur Tanyeli ile Söyleşi, İdealKent Kent Araştırmaları Dergisi, 10-37.

“İstanbul, Kentsel Dönüşüm ve Mahalle” Üzerine Prof. Dr. Uğur Tanyeli ile Söyleşi

Yıl 2010, Cilt: 1 Sayı: 2, 10 - 37, 31.12.2010

Öz

Zafer
Çelik:

Bu sayımızda söyleşimizi İstanbul üzerine yapmak istiyoruz. İlk sayımızda İlhan
Hoca ile yaptığımız söyleşiyi bitirirken dünya kenti İstanbul üzerine
konuşuyorduk. Tam buradan kalkarak şunu sormak istiyorum, İstanbul’a atfedilen
dünya kenti/küresel kent rollerini İstanbul ne kadar gerçekleştiriyor? İkinci
olarak, küreselleşme süreci ile birlikte İstanbul’da nasıl bir dönüşüm yaşanmıştır?

 





Uğur Tanyeli: İstanbul’un dünya kenti olması üzerine bir şey
söylemek bana kolay gelmiyor. Dünya kenti kavramını, yanlış hatırlamıyorsam,
Peter Hall 1970’lerde ortaya atmıştı. 1970’lerde, İstanbul için bugünkü gibi
bir gelecek beklenmiyordu. Kimse İstanbul’un böylesine hızlı bir şekilde dünya
sahnesine gireceğini ve bir grup kentten çok daha önemli hale geleceğini, dünya
kenti olacağını varsaymıyordu. O yıllarda pek çok kişi sözgelimi Kahire’nin
daha önemli bir metropol olacağını düşünüyordu. Çoğu kitapta Kahire’ye verilen
önemin İstanbul’a verilen önemden daha fazla olduğunu hatırlıyorum. Ama
İstanbul gerçekten de şaşırtıcı bir hızla aralardan sıyrıldı ve büyük önem
kazandı. Burada küresel bir kent haline geldi mi meselesine cevap vermek için
ben çok yetkili değilim; zira o kavramı icat eden kişi Saskia Sassen. Sassen’in
İstanbul’dan bahseden bir metni var mı bilmiyorum. Dolayısıyla Sassen’in
kavramını ödünç alıp -zaten kavram çoktan Saskia Sassen’i aştı ve yaygın bir
kullanım kazandı- kendi fikrimi söyleyebilirim. İstanbul’un küresellik
tartışmasına zemin oluşturduğu konusunda ben hiç tereddüt etmiyorum, tabii bazı
rezervleri hesaba katmak koşuluyla. İstanbul küresel bir kent oldu mu? Bence
İstanbul bir küresel kent olmadı; küresel kent hâlâ Sassen’in tanımları çerçevesinde
düşünecek olursak, Tokyo, Londra ve New York’tan oluşan bir üçlü, yani dünya
sermaye hareketlerini denetleyen, Sassen’in ifadesiyle finans endüstrisinin
düğüm noktalarını oluşturan üç kent... Paris’i bile bunların arasında saymıyor.
Çok önemli bir sermaye odağı olduğu halde, sözgelimi, İsviçre’den hiçbir kent
bu tanımın içinde yok. Frankfurt sermaye bakımından İstanbul’u kaça katlar, ama
o da listede yok. İstanbul’un bu üçlü küresel kent grubuna dâhil olmaması,
İstanbul’un küresel kentler bağlamında tartışılamayacağı anlamına gelmez.
İstanbul gerçekten küreselleşme olgusu bağlamında tartışılması mümkün bir kent
gibi gözüküyor.

Kaynakça

  • Çelik, Z. (2010). “İstanbul, Kentsel Dönüşüm ve Mahalle” Üzerine Prof. Dr. Uğur Tanyeli ile Söyleşi, İdealKent Kent Araştırmaları Dergisi, 10-37.
Toplam 1 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Türkçe
Bölüm Söyleşi
Yazarlar

Zafer Çelik

Yayımlanma Tarihi 31 Aralık 2010
Yayımlandığı Sayı Yıl 2010 Cilt: 1 Sayı: 2

Kaynak Göster

APA Çelik, Z. (2010). “İstanbul, Kentsel Dönüşüm ve Mahalle” Üzerine Prof. Dr. Uğur Tanyeli ile Söyleşi. İDEALKENT, 1(2), 10-37.