Neoliberal ideoloji devletin
müdahalesinden ve toplumsal kollektivitelerin eylemlerinden özgürleştirilmiş
açık, rekabetçi ve “düzenlenmemiş” piyasaların sosyoekonomik kalkınma için en
uygun mekanizma olduğu inancına dayanır. Neoliberalizm, 1970’lerin sonuna doğru
kitlesel üretim endüstrilerinin düşen kârlılığına ve Keynesci sosyal refah
yapılarının krizine karşı gelişen stratejik bir siyasi tepki olarak önem
kazandı. Birikim rejimlerinin ve yerleşik yönetişim sistemlerinin dağılmasına
tepki olarak, eski sanayileşmiş dünyanın ulusal ve yerel yönetimleri, ilk başta
çekingen bir tavırla da olsa, savaş sonrası düzenin
yerleşik kurumsal temellerini çözmeyi ve piyasa disiplininin, rekabetin ve
metalaştırmanın kapsamını genişletmeyi amaçlayan bir dizi politikayı hayata
geçirmeye başladılar. Bu bağlamda, neoliberal doktrinler, başka şeylerin yanı
sıra, devletin sanayinin düzenlenmesinden elini çekmesini, örgütlü emeğe karşı
saldırıları, sermaye sahiplerinin vergi payının düşürülmesini, kamu
hizmetlerinin ve mallarının özelleştirilmesini, sosyal yardım programlarının
yürürlükten kaldırılmasını, uluslararası sermaye hareketliliğinin
arttırılmasını ve yerellikler arası rekabetin yoğunlaştırılmasını
meşrulaştırmak üzere işe koşuldu. 1980’lerde, neoliberalizm, kapitalist
küreselleşmenin egemen siyasi ve ideolojik formu haline geldi.
Neoliberal ideoloji devletin
müdahalesinden ve toplumsal kollektivitelerin eylemlerinden özgürleştirilmiş
açık, rekabetçi ve “düzenlenmemiş” piyasaların sosyoekonomik kalkınma için en
uygun mekanizma olduğu inancına dayanır. Neoliberalizm, 1970’lerin sonuna doğru
kitlesel üretim endüstrilerinin düşen kârlılığına ve Keynesci sosyal refah
yapılarının krizine karşı gelişen stratejik bir siyasi tepki olarak önem
kazandı. Birikim rejimlerinin ve yerleşik yönetişim sistemlerinin dağılmasına
tepki olarak, eski sanayileşmiş dünyanın ulusal ve yerel yönetimleri, ilk başta
çekingen bir tavırla da olsa, savaş sonrası düzenin
yerleşik kurumsal temellerini çözmeyi ve piyasa disiplininin, rekabetin ve
metalaştırmanın kapsamını genişletmeyi amaçlayan bir dizi politikayı hayata
geçirmeye başladılar. Bu bağlamda, neoliberal doktrinler, başka şeylerin yanı
sıra, devletin sanayinin düzenlenmesinden elini çekmesini, örgütlü emeğe karşı
saldırıları, sermaye sahiplerinin vergi payının düşürülmesini, kamu
hizmetlerinin ve mallarının özelleştirilmesini, sosyal yardım programlarının
yürürlükten kaldırılmasını, uluslararası sermaye hareketliliğinin
arttırılmasını ve yerellikler arası rekabetin yoğunlaştırılmasını
meşrulaştırmak üzere işe koşuldu. 1980’lerde, neoliberalizm, kapitalist
küreselleşmenin egemen siyasi ve ideolojik formu haline geldi.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 3 Sayı: 7 |