Park, bahçe, mesire yeri,
kentsel orman ve korular doğanın kente girdiği yeşil alanlar olarak yapılı
çevreyi sınırlar ve kentteki dolu-boş mekân dengesini de kurgulamaya yardım
ederler. Kentsel yeşil alanlar bir yanıyla doğa(l), diğer yanıyla açık kentsel mekânlardır.
Ancak kentler evrildikçe, yeşil alanların kökenindeki ‘doğal’ ve ‘açık’ olma
niteliğinin yanına bir de ‘kamusal’ mekân olma boyutu eklenmiş; insanların bir
araya gelerek sosyalleştikleri, doğayla ve birbirleriyle temas ettikleri
odaklar olarak ‘kentsel yeşil’, sosyal ve sembolik yeni içeriklerle
donanmıştır. Kamusal mekân olarak yeşil alanlar iki türlü sahiplenmeye işaret
eder: kamu malı oldukları için herkese açıktırlar; halk tarafından algılanıp
deneyimlenirler. Bunun yanında, yetkili devlet kurumlarının yasal kararları ve
uygulamalarıyla devlet eliyle yönetilirler. Bu çelişki temelinde kentsel yeşil
alanlar, algılanan, kurgulanan ve yaşanan mekânlar olarak inşa edilir,
(yeniden) üretilir ve analiz edilebilirler.
Bu makale, ‘kurgulanan mekân’
kavramı odağında, son dönemde Ankara’da yeşil alan üretimini şekillendiren
teknik ve siyasi güdüleri problematize etmekte; yeşil alanın son kertede nasıl
bir temsil mekânı haline geldiğini tartışmayı hedeflemektedir. Çalışmanın
yanıtlamaya giriştiği ana soru: Ankara’daki yeşil alanların, kentsel yeşil
üretme sürecinde, ortaya çıkışındaki doğal kökenden ne kadar uzaklaştığı ve
günümüz Ankara’sında kentle ilişki içinde ne olduğu, neyi temsil ettiği, hangi
amaçlara hizmet ettiğidir. Saptanan üç temsili durak: (1) ‘siyasa aracı’ olarak
yeşil alanlar; (2) ‘siyasa bağlamı’ olarak yeşil alanlar; (3) ‘siyasa alanı’
olarak yeşil alanlar. Bu çerçeve, kentsel yeşil alanların doğal bir olguyken,
politik, ekonomik, teknik olgulara bağlanan bir kamusal girdiye dönüşümüne
işaret etmektedir.
Kentsel yeşil mekân Yeşil alan siyasası Temsil mekânı Kamusal mekân Ankara
Urban
green areas, such as parks, gardens, recreation spots, urban forests and
groves, penetrate urban pattern limiting the built environment and supporting
the delicate balance among occupied and void spaces. Urban greenery is on one
the hand natural, on the other hand urban open space. As cities evolved, the
‘public’ space dimension has been added to being ‘natural’ and ‘open’; urban
green turned out to be meeting spaces where people come together and socialize
while contacting with both the nature and the other citizens; gaining new
social and symbolic content. As public spaces, urban green areas have a
two-folded appropriation: they are open to anyone (perception and experience)
as public property; besides, they are regulated by state institutions. On the
basis of this conflict, urban green areas are (re)produced and can be analysed
as perceived, conceived and lived spaces.
This article
problematizes the technical and political motives shaping the reproduction of
urban greenery in Ankara, focusing on the concept of ‘conceived space’; and
discusses how urban green has turned out to be representational spaces. The
main question of the study is: within reproduction process how far urban
greenery has transformed from its natural origins and what urban green has
recently been in Ankara in relation with the city and what it represents so
far. Determined three representational modes demonstrated the shift in
definition of urban green from a natural to a political entity: (1) ‘a policy
instrument’; (2) ‘a context of policy’; and (3) ‘a site of policy’.
Urban green space Urban green policy Representational space Public space Ankara
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 8 Sayı: 21 |