Kapitalist sistem içinde mekân, toplumsal yapıyı oluşturan güç ilişkilerinin bir yansıması olarak görülmekte ve bu ilişkiler çerçevesinde şekillenmektedir. Sistem, aynı zamanda mekân algısını ve mekâna yönelik yaklaşımları da etkileyerek mekânı ancak belirli bir düşünce sistemi içinde tartışmaya olanak sağlamaktadır. Bu kısıtı aşmak için başta Marksist düşünce olmak üzere pek çok alternatif düşünce sisteminden yararlanılmaktadır. Sunulan çalışma da Marksizm’den esinlenerek kullanılmakta olan “mekân üretimi” ve “mekânın metalaşması” kavramlarının ötesine geçmeyi amaçlamıştır. Marx’ın Emek-Değer Kuramı’nın, üretilen mekânın değerlenmesi sürecine uygulanmasıyla sürecin üzerindeki “örtü” kalkmış, sürecin aktörleri ve aktörlerin katkı alanları farklı ölçeklerde tanımlanabilir hale gelmiştir. Bunun sonucunda aktörler ve aktörlerin mekân üretiminde ortaya koydukları emek üzerinden kentsel ölçekte yeni bir mekânsal adalet kurgusunun ilk işaretleri gözlemlenebilmiştir. Çalışma kapsamında beş konut projesini içeren saha çalışması aracılığıyla Emek-Değer Kuramı’nın mekân ve mekânsal değer üretim süreçlerine daha ayrıntılı bir biçimde uygulanması sağlanmıştır. Bahçelievler, Ankara’da bulunan beş konut projesi üzerinden konut üretim süreçlerinin çözümlenmesiyle ortaya çıkan aktör-emek ilişkisinin, düşünsel emeğin olası katkılarını sınırlarken, fiziksel emeğin sömürülmesine ise daha çok olanak sağladığı görüşmüştür. Konut üretim süreçlerinin emek-değer yaklaşımı çerçevesinde kurgulanması durumunda, başta yapı güvenliği olmak üzere yenilikçilik, estetik değer, mekânsal kalite, mekânsal/çevresel bütünlük ve mekânsal sürekliliklerin sağlanması gibi pek çok alanda yeni düşüncelerin gelişmesine olanak sağlanabileceği öne sürülmüştür.
kapitalizm mekân üretimi mekânın değerlenmesi emek-değer kuramı mekânsal planlama
yok
yok
yok
Within the capitalist system, space is seen as a reflection and a product of power relations. Furthermore, the capitalist system enables the discussion of space under a defined system of thought that also affects the perceptions of space and approaches toward space. Different alternative thought systems, especially Marxism, is utilised to overcome this limit. The work presented here aimed to move beyond the concepts of "production of space" and "commodification of space" borrowed from Marxist thought. With the utilisation of Marx's Labour Theory of Value on the production and valuation of space, the "veil" covering the processes started to disappear, actors and their contributions at different scales became identifiable. As a result of this, the first signs of a new construct of spatial justice became observable. In this research, with the help of the field study covering five housing projects from Bahçelievler District in Ankara, it became possible to apply the Labour Theory of Value to the processes of space and spatial value production in a more detailed way. In the end, it is observed that conventional approaches to the valuation of the building leads to limitations on the possible contributions of intellectual labour and offers further possibilities of exploitation over physical labour. Instead, an approach emphasising labour-value relationship may provide opportunities for structural safety, innovativeness, aesthetical value, spatial quality, environmental/spatial integrity and spatial continuities.
capitalism production of space valuation of space labour theory of value spatial planning
yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | yok |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 12 Sayı: 32 |