Tasarrufun
iptali davası, 1929 yılında İsviçre İcra ve İflas Kanunu’ndan iktibas
edilmiştir. Nevi şahsına münhasır bu davanın tâbi olduğu hükümler, alacağını tahsil etmeye çalışan alacaklılar
için düzenlenen diğer davalardan farklıdır. İcra dosyasından alınan geçici veya
kesin aciz belgesi, davadaki özel dava şartıdır. Bu belgeye sahip alacaklı, İİK
m. 278-280’de sayılan koşulların varlığı halinde, borçlunun üçüncü kişi lehine
gerçekleştirdiği hukuki işlemlerinin iptalini isteyebilir. Ancak bu iptal, davanın
tarafları arasındadır. Bu nedenle şahsi nitelikte bir eda davası olarak
tanımlanmıştır. Çoğu kez ayni nitelikteki muvazaa davaları ile
karıştırılmaktadır.
Davanın
kimlere karşı açılabileceği İİK ’nın 282. maddesinde belirtilmiştir: Borçlu ve
borçlu ile hukuki muamelede bulunan üçüncü kişiler, borçlu tarafından
kendilerine ödeme yapılan kişiler ve mirasçıları. Kötü niyet sahibi diğer
üçüncü kişiler de davalı olarak gösterilebilir. Ancak iyi niyetli üçüncü
kişilerin haklarının korunacağına kanunda özellikle vurgu yapılmıştır.
Bu çalışmada, dava hakkında genel açıklamalar yapıldıktan sonra
davalılar ve davalılar arasında sayılan üçüncü kişi kavramı ele alınmıştır.
Davalı üçüncü kişilerin tespiti, aralarındaki halefiyet ve iyi niyet-kötü niyet
ilişkisi ile ipotek alacaklısının hukuki durumu incelenmiştir. Ayrıca birbiri
ile çelişen yargı kararları ve farklı doktrin görüşlerine yer verilmiştir.
The actions
for revocatory of possession in case of fraudulent conveyance “actio
pauliana”were adapted from Swiss Law in 1929. The provisions of these actions,
which have unique characteristics, are different from the other actions
regulated for those who try to collect their receivables. It is defined as a
personal action of law for performance, in case of the presence of the
conditions stated in the Enforcement and Bankruptcy Law article 278-280, in
which the claimant with temporary or definitive proof of insolvency obtained
from the enforcement proceedings, ensures the annulment of the fraudulent
conveyance and legal actions of the debtor in favour of the third party between
the parties of the action. However, this revocation only takes place between
the parties of the specific lawsuit. As a result, this action is defined as a
personal action for performance-actio in personam. However, most of the time,
actio pauliana may be mistaken for collusion actions, which have actio in rem
characteristics.
Article 282 of the Enforcement and Bankruptcy Law defines the defendants
who are the subjects
of this action: the debtor and the third parties who are involved in legal
proceedings with the debtor, and the persons who make payments to these and
their inheritors. In addition to these, the action may also be directed against
the other third parties with malicious intention. It is emphasized in the law
that the rights of the third parties acting in good faith shall be protected.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 2 |