Kazanlıların zorla Hıristiyanlaştırma, propaganda, yasaklama gibi birçok
evrelerle Rusların zorbalıklarına maruz kalmaları, milli mücadelelerinde en
büyük saldırının dinlerine karşı olması, onları manevi hürriyet olan dini
serbestlik etrafında toplamıştır. Bu sebeple hürriyet mücadelesinde hep başı
çeken kimseler de din adamları olmuştur. XIX. asra gelindiğinde Kazanlı âlim ve
din adamları arasında tecdîd hareketi canlanmış, eski eğitim sisteminin
yenilenmesi çabasına girilmiştir. Yeni usûlde kelâm ilmiyle iştigal etmektense,
hadis ve sünnet ilimleri öncelenmek istenmiştir. Çünkü hadis ve sünnet
ilimlerine vâkıf olmak, Müslümanları bid‘at ve hurafelerden, gereksiz kelâmî
tartışmalardan kurtaracak ve milletin içerisinde bulunduğu zor durumlarda
ayrılık içinde olmaktansa, birlik ve beraberliği sağlayacaktır. Onlar geçmişte
itikadî meselelerden olmadığı halde itikadî meselelere dâhil edildiğini iddia
ettikleri bazı meseleleri tartışmışlar, özellikle Eş’arî Mezhebini bu konuda
eleştirmişlerdir. Kazanlı âlimler her ne kadar kelâm ilminden uzak durma
çabasında olsalar da eserlerinde, kelâm ilminde tartışılan nübüvvet ve mucize,
halku’l-Kur’ân, fırka-i nâciye, ashâb arasında efdaliyyet, icmâ ve hilâfetin
Kureyşîliği, tekfîr meselesi ve kıyamet alâmetleri gibi konuları hadis ilmi
açısından yaklaşımlarla incelemişlerdir. Farklı sayılabilecek aklî fikir ve
çıkarımları, hadis ve kelâm ilmi açısından önem arzetmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 3 Sayı: 1 |