Toplumsal cinsiyet, sınıf, renk, etnik köken, dini inanç, politik görüş, kültür, fiziksel engellilik, yaş gibi pek çok faktörün aralarındaki ilişkilerin bir sunumu/yansıması olarak, makro düzeyde spor mikro düzeyde ise beden eğitimi dersi toplumda hakîm olan değerlerin yeniden üretildiği ve nesilden nesile aktarıldığı bir işleve sahiptir. Bu çalışmanın amacı beden eğitimi ve sporun, toplumsal cinsiyet kodlarıyla örülmüş geleneksel uygulamaları üreten bir alan olmasının ötesine geçerek eşitliği sağlayan, farklılıkları kuşatan, değişime kapı aralayan bir alan olabileceğini ortaya koymaktır. Böylesine bütüncül ve kapsayıcı bir yapının oluşması ancak müfredat, eğitim ortamı, öğretmen, materyal, okul idaresi, veli vb. eğitim bileşenlerinin cinsiyetçi ayrımcılığı aşarak yeniden yorumlanması ve ele alınmasıyla mümkündür. Başka bir deyişle beden eğitimi ve sportif faaliyetler toplumsal cinsiyet eşitliğini ve adaletini sağlayabilecek düzeyde yeniden kurgulanabilir. Böylece bireyin bu alan aracılığıyla kendi bedenini keşfetmesine, fikirlerini özgürce ifade etmesine, bedensel pratiklerini rahatça sergilemesine imkân sağlanabilir. Ancak aksi durumda beden eğitimi ve spor cinsiyetçilik gibi pek çok ayrımcılığa ev sahipliği yapan bir alan olmanın ötesine geçemeyebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |