Bu çalışmada Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra küreselleşmenin ortaya çıkardığı sınırsız dünya kavramı yeni inşa edilen duvarlarla birlikte sorgulanmaktadır. Dünya genelinde coğrafya fark etmeksizin devletler göçe karşı sınırlarını duvarla kapatma yarışına girmiştir. Bu çalışmada, söz konusu bu devletlerden biri olan Türkiye, gerek göç güzergahındaki hedef ve transit bir ülke olması gerekse sınırlarının çoğunun duvarlarla çevrili olması nedeniyle örnek ülke olarak incelenmektedir. Nitekim Türkiye sadece sınırları komşu ülkeler tarafından sınırları duvarlarla çevrili bir ülke olmasının yanı sıra kendisi de son dönemlerde sınırlarını duvarlarla kontrol etme yöntemini benimseyen önemli bir kaynak, transit ve hedef ülkedir. Çalışmada göç, geleneksel olmayan güvenlik yaklaşımı bağlamında değerlendirilirken, göçe karşı inşa edilen duvarların sosyolojik arka planı için ise Foucault’un iktidar teknolojileri kavramından yararlanılmaktadır. Çalışmada “duvar”, sadece fiziki bir politika aracı olarak değil teorik ve sosyolojik arka planı ile bir iktidar teknolojisi olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma uygulamalı bir çalışmadan ziyade teorik bir tartışmanın pratiğe aktarımını konu almaktadır. Bu çalışmayla, “sınırsız” dünyanın artık “duvarlı” bir dünya haline geldiği ve dünyanın duvarlarla çevrili ülkelerinden biri haline gelen Türkiye’nin sınır yönetiminin sınır ve duvarlar bağlamında eleştirel analizi ortaya konulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Göç Sosyolojisi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 1 |