İnsan bir takım meziyet ve yetenekleri olan
bir canlıdır. İnsan aynı zamanda doğuştan kazandığı bir takım temel hak ve
özgürlüklere sahiptir. Bu onun yaratılmışların en şereflisi yani “eşref-i
mahlukat” olmasının bir gereğidir. Ve aynı zamanda insan canlılardan farklı
olarak yeryüzünün halifesidir. Şu rahatlıkla söylenebilir, dünya insan için
yaratılmıştır. Her türlü özelliklerinden (dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, renk
vb.) bağımsız olarak tüm insanların onda ve üzerindeki nimetlerde hakkı vardır.
Modernizm süreç içinde insanı doğal
durumundan, fıtratından uzaklaştırmış ve onu bir nesne konumuna itmiştir.
Materyalist zihin ve onun kapitalist ekonomi anlayışı insanı “homo economicus”
olarak değerlendirmiş ve onu arz tarafında kaynağa talep tarafında ise tüketici
konumuna indirmiştir. Bu insanın ve insanlığın kabullenebileceği bir durum
değildir.
Çalışma hayatında insan yönetimi “personel
yönetimi” olarak başlamış ve süreç içinde bu anlayış “insan kaynakları”
anlayışına evrilmiştir. İnsanın bir ekonomik nesne olarak, bir kaynak olarak
tanımlanması ve buna göre tutum ve davranış geliştirilmesi toplumsal hayatta
insanın değerinin azalmasına neden olmuştur. Hatta süreçte insan bir tür
cendereye alınmıştır.
Oysa “insan kaynak değil değerdir, tüketici
değil değerlendirendir.” Bu noktada insanı hayatın merkezine en önemli değer
olarak koymak, bir toplumsal düzen ve hayat telakkisi oluşturmak acil bir
ihtiyaçtır. Bu telakki oluşturulurken yaratılış ve ahlak temel alınmalı, başka
bir ifadeyle İslam, hakikat merkeze konulmalıdır. İslam’a göre insan için,
“Hayat, Allah’tan başka hiçbir şeyin kendi hayatı üzerinde egemen olmayacağını,
kendisinin de başkalarının hayatı üzerinde egemen olmayacağını beyan etmek ve
bunun gereğini yerine getirmek”tir.
“İnsan kaynak değil değerdir” vurgusu ile
zihinlerdeki olumsuz çağrışımı giderebilmek için İnsan Kaynakları kavramı
yerine “İnsan Değerleri” kavramının kullanılması insanın layık olduğu konuma
ulaşması için atılmış bir adım; hak ettiği değeri korumak ve kollamak için
yapılmış daha uygun bir tanımlama olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İşletme |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 5 Sayı: 1 |