The religious perception in Turkish novel begins with novel writing movement which starts with Tanzimat period, administrative reforms. Very intensive religious perception isn’t experienced in the first novel patterns in Tanzimat period and Servet-i Fünun period. In that period pieces, some concepts about religion are talked about in shortly and mental way. Being situated religious perception in novel intensely begins in National literature and republic periods. Religious perception is negative mostly in that period pieces. Religious men are generally dishonest, unreliable, self-seeker, uneducated and rude people. The profile of that religious man is presented to readers by a repulsive figure becomes subject in Turkish novel during long period. We don’t meet a novel which is written in respect of the viewpoint of the victorian people. Because, the victorian people don’t show interest to novel genre. One of the first islamic novel examples is “Minyeli Abdullah” novel which is written by Hekimoğlu İsmail in 1967. After that, too many islamic novels are published. Later, especially in 1980s and 1990s, religious novels gain importance. There is a cliche fiction in novel which is named “The right way novel” and generally taken shape with love theme. A religious young man and a young girl in search are protagonists of the novel. The fiction of the novel continues with love between them. Generally, the young girl finds the right way by being impressed with the religious young man. She puts on headscarf and assimilates islamic lifestyle. In thet work, three “the right way novel” examples will be discussed about fiction similarities.
The right way novels religion Turkish novel popular literature
Türk romanında din algısı Tanzimat ile birlikte ortaya çıkan romancılık serüveniyle başlar. Tanzimat döneminde görülen ilk roman örneklerinde ve arkasından gelen Servet-i Fünûn döneminde çok yoğun bir din kavramı ile karşılaşılmaz. Bu dönem eserlerinde dine daha çok fikri boyutta ve kısaca yer verilir. Din algısının romanda yoğun bir şekilde işlenmesi, Milli edebiyat ve Cumhuriyet dönemlerinde başlar. Bu dönem eserlerinde dine bakış büyük ölçüde olumsuzdur. Din adamları genellikle sahtekâr, güvenilmez, çıkarcı, cahil ve kaba tiplerdir. İtici bir figür olarak okuyucuya sunulan bu din adamı profili Türk romanında uzun süre işlenmiştir. Muhafazakâr kesim, roman türüne çok sıcak bakmadığı için uzun süre bu kesimin hayat görüşüne göre yazılmış bir romana rastlanmaz. İslami roman olarak tanımlanabilecek ilk örneklerden biri, 1967 yılında Hekimoğlu İsmail’in kaleme aldığı Minyeli Abdullah romanıdır. Bu romandan sonra başka İslami romanlar da yayımlanmıştır. Daha sonraki süreçte, özellikle 1980 ve 1990’lı yıllarda dini içerikli romanlar bir furya haline gelmiştir. Hidayet romanı olarak adlandırılan ve çoğunlukla bir aşk teması etrafında şekillenen bu romanlarda klişe bir kurgu vardır. Dindar bir genç erkek, arayış içinde olan bir genç kız genellikle başkahraman olarak seçilir. Romanın kurgusu bu iki kişi arasındaki aşk ekseninde devam eder. Genellikle de arayış içindeki genç kız, dindar genç adamdan etkilenerek hidayete erer. Başını örter ve İslami bir yaşam şeklini benimser. Bu çalışmada, hidayet romanı türüne örnek verilebilecek üç roman, kurgu bakımından benzerlikleriyle ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 3 Sayı: 2 |