Eş‘arî kelâmında, kadîm ve hâdis varlıklar için sürekliliği ifade eden bekâ kavramının mâhiyeti hakkında ihtilâf edilmiştir. Bekânın, bâkīnin varlığına zâit bir sıfat olduğunu kabul eden İmâm Eş‘arî (öl. 324/935-36) bu ihtilâflı meselenin bir tarafıdır. Bekâyı bir mâna olarak ispat konusunda İmâm Eş‘arî’ye, Ebû İshâk el-İsferâyînî’nin (öl. 418/1027) katıldığı görülmektedir. Meselenin diğer tarafını ise hayatının ilk dönemlerinde, Eş‘arî gibi düşünüp, bekânın mâna olarak ispatı görüşünü benimseyen ve sonrasında bu görüşü terk ederek bekânın varlığa döndüğünü ilk defa savunan Ebû Bekr el-Bâkıllânî (öl. 403/1013) temsil etmektedir. Bâkıllânî’den sonra mütekaddim dönem Eş‘arîlerinden İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî (öl. 478/1085) ve müteahhir dönemden Fahreddin er-Râzî (öl. 606/1210), Seyfeddin el-Âmidî (öl. 631/1233), Kâdî Beyzâvî (öl. 685/1286) ve Seyyid Şerîf el-Cürcânî’ninde (öl. 816/1413) bekânın zâta zâit bir mâna olmasını nefyetmeleri ve bekâyı varlığın kendisi olarak görmeleri söz konusudur. Yani Eş‘arî kelâmında bekâ hakkındaki yaygın kanaat, bekânın zâit bir mâna olduğunun reddedilmesi olmuştur. Bu çalışmada Eş‘arî kelâmcıların, eserlerinden hareketle, bekânın mâhiyeti konusundaki görüşleri ortaya konacak ve bekânın zâit bir mâna olarak ispatı ve nefyi hakkında yürütülen tartışma yeniden kurgulanacaktır. Söz konusu tartışma, bekâyı zâta zâit bir sıfat olarak ispat eden Eş‘arî kelâmcıların ortaya koydukları “üç delil” ve bekânın zâit varlığını nefyedenler Eş‘arîlerin ispat durumunda ortaya çıkacağını belirttikleri “dört imkânsız durum” üzerinden işlenecektir. “Delil-itiraz-cevap” kurgusuyla ortaya konacak tartışmanın akabinde, bu tartışmada güçlü olan taraf hakkında bir tercihte bulunularak çalışma nihayete erdirilecektir.
The concept of baqā means continuity for qadīm and hādith beings. Ash‘arite mutakallimūn disagreed about the nature of bāqī. Abū al-Hasan al-Ash‘arī accepted that baqā is an attribute different (zāit) from the existence of bāqī. Al- Isfarāyīnī agrees with al-Ash‘arī in proving baqā as an attribute. On the other hand, al-Bāqillānī thought like al-Ash‘arī at the beginning of his life and accepted baqā as a different (zāit) attribute. He later abandoned this view, and for the first time in Ash‘arite kalām, he argued that baqā breturns to the existence of the bāqī. After al-Bāqillānī, Imām al-Haramayn al-Juwaynī, Fakhr al-Din al-Rāzī, Sayf al-Dīn al-Āmidī, Qādī al-Baydāwī, and al-Jurjānī also saw bāqī as the existence itself. As can be seen, the common opinion of Ash‘arite kalām is to reject the fact that baqā is a different (zāit) attribute. This study will reveal the views on the nature of baqā based on the works of Ash‘arite mutakallimūn. Afterward, the argument about the proof and rejection of baqā as a different (zāit) attribute will be reconstructed. The discussion started with the three proofs put forward by the Ash‘arites, who proved baqā as a different (zāit) attribute. Subsequently, the four impossible situations that those who reject the baqā as a different
(zāit) attribute, which they say will arise in case of proof, have passed. As a result of the discussion put forward with the argum ent-o bject ion-r espon se construct, a choice was made
about the stronger side.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 7 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 59 |