İslam
düşünce tarihinde İbn Sina’dan sonraki süreçte kavramsal-teorik düzlemde gerçekleşen
değişim ve dönüşümün izini süren çalışmalarda bir şekilde Gazzâlî’ye (ö.
505/1111) atıf yapılması kaçınılmazdır. Gazzâlî’nin Meşşâî felsefeye yönelik
meydan okumasının varlık (ontoloji), insan (psikoloji) ve bilgi (epistemoloji) açısından
müteahhirîn dönemi kelam düşüncesine miras bıraktığı üç önemli tartışma konusu
vardır: Nedensellik, soyut nefs ve zihnî varlık. Soyut nefs görüşünün kelam
düşüncesinin bir parçası haline gelmesi, bilgi teorisinin de doğal olarak bu değişimden
payını alıp almadığı sorusunu akla getirmektedir. Gazzâlî’nin, nefs
teorisindeki dönüşümü bilgi teorisine taşıyıp taşımadığı sorusunu eksene alan
bu makale iki iddiayı temellendirme amacı taşımaktadır: ı. Nefsin mücerred bir
cevher olduğu fikrini kabul eden Gazzâlî’nin düşüncesini, salt kavramsal
çerçeveyi dikkate alarak teknik anlamda zihnî varlığa referansla sorgulamak mümkün
değildir. ıı. Bilginin tanımı söz konusu olduğunda, Gazzâlî’nin kullandığı
kavramlar onun mana (misal) teorisini kabule yakın durduğu izlenimini vermektedir.
Diğer taraftan bilginin zatî cins ve faslı içeren bir tanımını yapmanın çok zor
olduğu görüşünü benimsemesi itibarıyla Gazzâlî, bilgiyi bir tür ‘inkişaf’
olarak gören yaklaşımı tercih etmektedir. Bu bağlamda önce Gazzâlî’nin soyut
nefs teorisiyle ilgili tavrı ortaya konulacak, ardından bilgi ve tümeller
sorunu bağlamında söz konusu iddialar temellendirilecektir.
It
is unavoidable for the studies which trace the conceptual-theoretical evolution
and transformation in Islamic thought after Avicenna to refer to al-Ghazalî in
a certain way. al-Ghazalî’s challange to the peripatetic Islamic philosophy left
three basic controversies concerned with ontology, psychology and epistemology
to the philosophical theology of the mutaahhirîn period : Causality, abstract
soul and mental existence. The fact that the idea of abstract soul became part
of the Islamic philosophical theology after the reception brings the question of
whether the theory of knowledge takes its share from this change to the mind.
This article, which explore the question of whether al-Ghazalî carried the transformation
in the theory of soul to the theory of knowledge, aims to base two claims: ı. Taking
into account only the conceptual framework used by al-Ghazalî who accepts the view
that the soul is a abstract substance, it
is incorrect to evaluate his ideas with reference to the mental existence. ıı.
The concepts used by Ghazalî give the impression that he is close to accepting image
theory. On the other hand, he prefers the treatment which regards knowledge as
a kind of unveiling (inkişâf) as he adopts the view that it is diffucult to
make an exact definiton of knowledge that consists of genre and difference. In
this regard, firstly we will deal al-Ghazalî’s treatment of abstract soul
briefly and after then will provide justifications for claims in question in
the context of knowledge and universals.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 3 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.