Televizyon dizilerinin anlatı yapısındaki çatışmalar hikâyeyi ilerleten dramatik unsurları oluşturmanın yanı sıra; hangi kimliklerin görünür kılındığını, hangi değerlerin ön plana çıkarıldığını veya hangi toplumsal ayrışmaların daha yoğun biçimde izleyiciye yansıtıldığını anlamak açısından önemli anlatı alanları sunmaktadır. Bu bağlamda televizyon dizileri yalnızca bireysel kimliklerin inşasını değil, “biz ve onlar/öteki” kimliklerinin inşasını sağlayan ve kolektif hafızayı şekillendiren araçlar olarak da işlev görmektedir. Dini temalı dizilerse dini kimliklerin ve dini değerlerin topluma aktarılmasında etkili olmaktadır. Bu tür dizilerde muhafazakâr karakterler genellikle İslam’ın ahlaki ve sosyal normlarına uyumlu, geleneksel aile yapısına bağlı ve toplumsal sorumluluklarını ön planda tutan bir şekilde resmedilirken; seküler karakterler ise sıklıkla “modern” ve batılı yaşam tarzlarını benimseyen, bireysel özgürlüklerine vurgu yapan ve çoğunlukla İslami normlarla çatışan özelliklerle sunulmaktadır. Muhafazakâr ve seküler karakterler arasındaki bu temsil farkı, dini temalı dizilerin merkezindeki çatışmanın ana konusunu oluşturmaktadır.
Bu çalışma, dini temalı dizilerin anlatı yapılarında yer alan çatışmaları “biz” ve “onlar/öteki” kimlikleri bağlamında ele almaktadır. Bireyler, ait oldukları gruplara karşı olumlu bir algı geliştirirken, “onlar/öteki” olarak konumlandırdıkları gruplardan kendilerini ve ait oldukları grupları ayrıştırma eğilimindedir. Çalışmada, “biz” ve “onlar/öteki” kimliklerinin inşası ile muhafazakâr-seküler kimlik çatışmalarının nasıl şekillendiği ve bu çatışmaların anlatıyı nasıl yönlendirdiği incelenmiştir. Örneklem olarak seçilen Kızıl Goncalar dizisi, karakterler arasındaki dini ve kültürel ayrışmaları ve uzlaşıları gözler önüne sermesi bakımından dikkate değerdir. Dizide muhafazakâr ve seküler kimliklerin temsil biçimleri, dünya görüşleri, yaşam tarzları ve değer sistemleri üzerinden belirginleşen ayrışmalar, anlatının temel çatışma unsurları olarak öne çıkmaktadır. İçerik analizi ve söylem analizi yöntemleriyle yapılan incelemeler doğrultusunda muhafazakâr karakterlerin geleneksel değerlere bağlı, dini hassasiyetleri yüksek bireyler olarak sunulduğu; seküler karakterlerinse modern, bireysel özgürlüğü önemseyen ve laik bir yaşam biçimini benimseyen figürler olarak temsil edildikleri bulgulanmıştır. Karakterlerin bu farklılıklardan dolayı sürekli olarak çatışma içinde oldukları ancak hoşgörü ve diyalog ortamının yaratılması durumunda bu iki kesim arasında uzlaşı sağlanabileceği çalışma sonucunda ortaya çıkan bir diğer bulgudur.
Conflicts within the narrative structure of television series not only serve as dramatic elements that advance the story; they provide a significant narrative space for understanding which identities are made visible, which values are emphasized, or which societal divisions are reflected more intensely to the audience. In this context television series not only contribute to individual identity construction but also serve as instruments for building the “us and them/the other” identities and shaping collective memory. Religious-themed series serve as powerful tools for conveying religious identities and Islamic values to society. In these series, conservative characters are frequently depicted in alignment with Islamic ethical and social standards, portraying traditional family structures and prioritizing communal responsibilities. In contrast, secular characters are often shown embracing “modern” and Western lifestyles, emphasizing individual freedoms, and frequently presented in tension with Islamic norms. This representational divide between conservative and secular characters constitutes the main conflict in the religious-themed series.
This study examines the conflicts within the narrative structures of religious-themed television series in the context of “us” and “them/the other” identities. Individuals develop a positive perception of the groups they belong to while differentiating themselves from groups positioned as the “them/the other”. This study explores how the construction of “us” and “them/the other” identities shapes conservative-secular identity conflicts and how these conflicts direct the narrative. The selected case study, Kızıl Goncalar, is significant in its portrayal of conflicts and reconciliations in terms of religious and cultural divisions among its characters. The representation of conservative and secular identities in the series, the distinctions in their worldviews, lifestyles, and value systems, all emerge as fundamental elements of the narrative conflict. Through content analysis and discourse analysis, the study finds that conservative characters are depicted as individuals with strong religious sensitivities who adhere to traditional values, while secular characters are represented as modern figures who prioritize personal freedom and adopt a secular way of life. Another finding of the study is that although the characters are constantly in conflict due to these differences, reconciliation can also be achieved between these two groups, if an environment of tolerance and dialogue is created.
narrative conflict and reconciliation Islamic series social identity
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | İletişim Çalışmaları |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 7 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 9 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 12 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 10 Sayı: 2 |