İslamcılık, tartışma konusu haline getirildiği her vasatta, Müslümanlıkla olan ilişkisinden bağımsız bir durumu ifade ediyormuşçasına değerlendirilmektedir. Genel olarak tercih edilen bu yaklaşım, İslamcılığın epistemolojik kökenleriyle olan ilişkisini göz ardı etmekte, onu moderniteyle kurduğu sorunlu ilişkisi nedeniyle salt modern bir fenomen olarak değerlendirme eğilimindedir. Her ne kadar kısmi haklılık payı olsa da, bu yaklaşım son tahlilde onu ‘türedi’ kılmakta, ‘yersiz-yurtsuz’ kabul etmekte veya ‘kökü dışarıda’ olmak gibi bir köksüzlüğe mahkûm etmektedir. Bu bağlamda Türkiye özelinde İslamcılığın ’60 sonrasında karşı karşıya kaldığı başat eleştiri olan ‘yerli olmamak’, tercüme üzerine inşa edilmek gibi yaklaşımlar çalışmada irdelenecektir. İrdeleme esas olarak, Müslümanların Hz. Peygamber’in (a.s.) irtihali ertesinde kolektif olarak inşa ettikleri usulî yaklaşım merkeze alınarak yapılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda İslamcılığa getirilen yerlilik-yersizlik, evrensellik eleştirilerinin çoğunlukla ulus-devletten bağımsız düşünüldüğü, diğer bir deyişle kurgusal olan ulus-devlet teritoryasının ön kabulü ertesinde yapılan eleştirilerin Müslümanların ontolojik durumları ve epistemolojik kabulleri ile ne oranda örtüştüğü incelenecektir. İslamcılığın hatalarını temize çıkarma gibi bir amacın olmadığı makalede, İslamcılığın evrensellik kontekstinde vurguladığı ‘ümmet’ olgusuna karşı savunulan yerlilik retoriğinin klasik usul-i fıkh’a göre –modern vatan kavramı ile vatan-ı asli kavramlarının karşılaştırmalı incelenmesi ile- meşruiyeti sorgulanacaktır. Ayrıca tarih boyunca Müslümanların ‘düşünsel geleneklere olan yaklaşımlarının toprak merkezli mi’ olduğu sorusu etrafında yerlilik retoriği değerlendirilecektir.
ANAHTAR KELİMELER
Islamism, in all environment that it becomes a matter of debate, is considered as independent from relations with Islam/Muslims. This preferred approach, generally, is to ignore the epistemological relationship of Islamism with its roots. It tends assessments of Islam only a modern phenomenon because of its troubled relationship with modernity. Although it has partially truth, in the final analysis it makes it ‘nouveau-riche’ accepts it ‘homeless’ and sentences it ‘rootlessness’. In this context, it will be examined in this study, specifically in Turkey, the dominant criticism that Islamism has been faced following 60’s is ‘non-native’, ‘based on translate’ etc. In this examination, constitutively, it will be tried by putting procedural approach which Muslims have built up collectively after Exalted Prophet’s (a.s.) passing away in the center. In this context, the critics of indigenousness, groundlessness, universality that Islamism has faced has been thought mostly independent from nation state. In another words, it will be examined that how much critics which is made after presupposition of nation-state’s territory that is fictional coincide with Muslim’s ontological and epistemological acceptances. In this article, it is not aimed to absolve the mistake of Islamism. On the other hand, legitimacy of the rhetoric of indigenousness that is defended against phenomenon of Ummah which Islam emphasize in context of universality is interrogated in terms of the method of classical Fiqh –by examining the concept of main homeland with the concept of modern homeland. Also, the rhetoric of indigenousness will be considered around the questions ‘How was Muslims approach to the traditions of intellectual throughout history?’, ‘Does Muslims approach based on territory?’.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları, Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 6 Sayı: 1 |