Öz
Kadının evlilik hukuku kaynaklı yasal haklarına kavuşması, ancak nişanlanma veya evlenme sözleşmelerinden geçer. Türkiye’de, İslâm Aile Hukuku’nun sosyal yaşamda tezahürü doğaldır. Bu tezahürde, bilinçsiz tatbik, kadının mağduriyetine sebep olmuştur. Sırf dinî nikâh huzurunda eşiyle birlikte yaşamış kadın, evlenme kaynaklı haklarından mahrum kalmıştır. İşte müftülerin evlendirme memurları arasına katılması bu mahrumiyeti azaltabilir. Müftülerin evlendirme memurları arasına katılması hedefiyle, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Evlendirme Yönetmeliği’nde değişiklikler gerçekleşmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Resmî Nikâh Yetkisi Hakkında Genelge yayımlamıştır. Türk Medenî Kanunu’nun 143’üncü maddesinin 2’inci fıkrası, evlenmenin dinî töreninin ancak resmî nikâhtan sonra yapılabileceğini düzenler. Bu madde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın hiyerarşik koruması altındadır. Müftülerce yönetilen nikâh merasiminin dinî değer taşımadığı söylenemez. Anılan genelge merkezinde müftü huzur ve yönetiminde gerçekleşen nikâh, hiç şüphesiz evlenmenin dinî ve resmî törenlerinin eş zamanlı birleşmesi anlamına gelir. Bu birleşme, normlar hiyerarşisini, özellikle Anayasa’nın 174’üncü maddesinin 4’üncü bendini ve Türk Medenî Kanunu’nun 143’üncü maddesinin 2’inci fıkrasını ihlâl eder. İlgili genelgeye göre nikâh merasimi, doğal olarak, İslâm’ın gerektirdiği hadis ve dualar marifetiyle başlayıp sonlanır. Genelge’nin bazı ekleri, önce Arapça, sonra Türkçe dilindedir. Anayasa Mahkemesi, müftülerin evlendirme memurları arasına katılması hakkındaki iptal istemini oybirliğiyle reddetmiştir. Oysa iki ihtimalden biri seçilebilirdi: Anayasa’nın 174’üncü maddesinin 4’üncü bendi korumasındaki Türk Medenî Kanunu’nun 143’üncü maddesinin 2’inci fıkrasına müdahale edilebilirdi veya ilgili genelgede evlenmenin dinî ve resmî törenlerinin kronolojik ayrışması ile öncelik sonralık sıralamasına özen gösterilebilirdi. İngiliz Aile Hukuku’nda, mabetlerin yöneticileri, uygun mekânları, resmî sayılan dinî nikâh kıyılması için, bina olarak kayıt ettirebilir. İngiltere’de, dinî nikâhın resmileşmesinde, Hristiyanlık, Yahudilik ve İslâmiyet ayırımı gözetilmeksizin, kayıtlı evlilik, kayıtlı bina ve evlendirmeye yetkili kişi terimleri ön plandadır. Türkiye Cumhuriyeti’nde, müftülerin evlendirme memurları arasına katılmasıyla İslâm’ın Sünnî boyutu layıkıyla tatmin edilmiştir. Eşitlik ve inanç özgürlüğü izdüşümünde, Türk Aile Hukuku, resmî kabul edilen dinî nikâh merasimi çemberini genişletirken, uygun şartlar oluştukça, diğer dinler yanı sıra, İslâm’ın Alevî ve Şia boyutlarını da dikkate alabilir.