Modernitenin rasyonel aklı, görme ve işitme duyularına özel bir önem vererek, onlar dışındaki diğer duyuları, insanın ilkel benliğiyle ilişkilendirmiş ve bastırmıştır. Oysa uzaklık ve ayrılığın organı olan göz, insan benliği ile dünya arasına önemli bir mesafe girmesine neden olmuştur. Retinal görsellik uğruna duyusallığı terk etmiş bir sinema anlayışından yola çıkan bu makale, spritüel psikolojinin ortaya koyduğu oniki duyunun görüntü yaratımı, izleme ve yorumlama aşamalarında sinemayı gözün hegemonyasından kurtarabileceği üzerine düşünsel bir denemedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2013 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 2 Sayı: 4 |