Mütekellim, maksadını sözcükler vasıtasıyla dışa yansıtmaktadır. Ancak sözcükler mütekellimin maksadını her zaman net bir şekilde muhataba bildirmeyebilir. Bu durumda mütekellimin maksadının ne olduğunu kavramak amacıyla başka karinelere başvurulur. İçinde bulunulan ortam, zaman, kelamın siyak ve sibakı bu karinelerin en önemlilerini oluşturmaktadır. Buna göre mütekellimin amacının anlaşılmasında sadece sözcükler yetmez aynı zamanda söz konusu bu karinelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu düşünceden hareketle Şâriʻin maksadının/muradının ve ahkâmın tayin edilmesinin, sadece Şâriʻin sarf ettiği ifadelerle mümkün bir durum olmadığı söylenebilir. O’nun kelamıyla birlikte sebeb-i nüzül ve sebeb-i vurûd gibi faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle usulcüler, Şâri’in kelamıyla birlikte maksadının da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtirler. Bu gereklilikten makâsıdü’ş-şerîʻa ile fıkıh usûlünün birbiriyle olan ilişkisi önem arz etmektedir. Çalışmada özellikle son dönem bilginlerinden olan Tahir b. Âşûr’un makâsıdü’ş-şerîʻa fıkhının fıkıh usûlünden ayrı bir bilim dalı olarak düşünülmesi ve geliştirilmesi gerektiği iddiasının doğru olup olmadığı ele alınmıştır. Bu kapsamda makâsıdü’ş-şerîʻa ve fıkıh usûlünün tanımlarına yer verilmiştir. Ayrıca hem makâsidü’ş-şerîʻa hem de fıkıh usûlü ilimleriyle ilişkisi olan ictihad, mesâlih, hikmet ve illet gibi kavramlara da yer verilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |