Türkiye ile İsrail arasında güvenlik ve istihbarat
işbirliği konusu tartışıldığında akıllara iki ülke arasında 1990’lı yıllarda
yaşanan yakınlaşma gelmektedir. Halbuki 1958 yılında başlayıp 1980’lerin başına
kadar süren ve dünyada benzerine az rastlanan, “Periferi doktrini” ismi verilen
istihbarat ilişkisi Türkçe kaynaklarda es geçilmektedir. Bu çalışmada, yaklaşık
20 sürmüş ve istihbarat işbirliğini ele alan “Periferi doktrinin” oluşumundan
ve doktrinin en önemli kısmı olarak kabul edilen “Kuzey Kuşağı” veya “Trident”den
bahsedilmiştir. “Trident”in en güçlü devletinin olması ve NATO üyeliği, Türkiye’nin
kıymetli bir ortak olmasının nedenleri arasında gösterilmektedir. İsrail,
Periferi (1958~1979) doktriniyle Türkiye ile Sovyet etkisi altındaki Suriye ve
Ortadoğu üzerinde, İran ayağıyla Irak üzerinde, Etiyopya ile Mısır ve Doğu
Afrika ülkeleri üzerinde operasyon ve dengeleme politikası yürütmüştür. Ayrıca Lübnan’daki
Maruniler, Iraklı Kürtler, Lübnan ve Suriye’deki Dürziler, Güney Sudanlılar
gibi bölgedeki dinsel ve etnik azınlık olan devlet altı aktörlerden istifade
etmiştir. Periferi doktrinin konusal genişliğinden dolayı bu çalışmamızda
sadece Doktrin’in Türkiye-İsrail ayağına örnek olaylarla değinilmiştir.
Bu çalışmanın amacı, ülkemizde akademik çalışmalarda sadece birkaç
paragrafla temas edilmiş ve İsrail’in giriştiği güvenlik ve istihbarat
işbirliği olan Periferi doktrinini incelemektedir. Varılan sonuç ise diğer
işbirliklerinden farklı bir şekilde, Periferi doktrinin ülkelerdeki siyasi
gelişmelerden etkilenmemesidir. Tezimizin doğrulanması ise makale boyunca
bahsedilen “örnek olaylar” ile iç siyasetteki/ dış politikadaki gelişmelerin eş
zamanlı ele alınmasıyla sağlanmıştır. Çalışmada, Periferi doktrinin amacı ve
ortaya çıkmasına neden olan bölgesel gelişmeler; ortaya çıkış sürecinde gerek
uzmanlar (Reuven Şiloah- Eliyahu Sasson- Adnan Kural) gerekse siyasiler (Zorlu-
Golda Meir- Menderes- Ben Gurion) arasında gerçekleşen temaslar ile dönemlere
ayırmak suretiyle Türkiye- İsrail arasındaki istihbarat işbirliği ‘örnek
olaylar’ (MAH mensuplarına verilen eğitim ve destek; MAH, Mossad ve Savak
mensupları için özellikle Doktrin kapsamında Tel Aviv’de kurulan tesis; Eli
Cohen’in Türk sınırının Suriye tarafındaki faaliyetleri; Kıbrıslı Türklere
eğitim; MAH Reisi Ziya Selışık’ın temasları; İnönü- Eşkol görüşmesi; Türkiye’de
öğrenci olayları ve solun radikalleşmesi; Filistin kamplarına giden Türk
devrimcilerle mücadelede giriştiği işbirliği kapsamında MİT’in casusluk
şebekesi kurması ve Mossad ile işbirliği; İlyas Aydın’ın durumu ve Nehr'ül
Barid kampına saldırı; ASALA meselesi) ışığında bölümlere ayrılmıştır. Belirtildiği
üzere, Türkiye’de bu konuda çalışma yok denecek seviyede olmasından dolayı esas
olarak İngilizce ve İbranice akademik kaynaklardan istifade edilmiştir.
Kaynaklar açık ve önceden gizli olup sonradan kamuoyuyla paylaşılan belgeler ve
makaleler, biyografik eser ve akademik çalışmalardan oluşmuştur.
Periferi doktrini Türkiye- İsrail istihbarat ilişkileri İstihbarat Çalışmaları İsrail- İran- Türkiye Güvenlik ve istihbarat işbirliği Trident
Speaking about security and intelligence
cooperation between Turkey and Israel flashes the rapprochement between two
countries especially in the 1990s. However, it omits the Periphery doctrine-which
had carried into effect implementation in 1958 and lasted in the early 1980’s,
and had been rarely witnessed in intelligence world. In this study, two-decade
Periphery doctrine’s occurrence process, and its most important part “Northern
Belt” or “Trident”, and the most precious two-partner of “Trident” Turkey and
Israel are discussed. The reasons of Turkey’s power in Trident are its powerful
army and NATO membership. Israel, that is founder state of Periphery doctrine, had
aimed to produce balance policy and covert operations to Syria, which had been
under USSR effect, through Turkey; to Iraq through Shah’s Iran, to Egypt and
some East African countries through Ethiopia. In addition, Israel had exploited
from sub-country ethnical and religious actors in the region such as the
Maronites in Lebanon, the Iraqi Kurds, the Druzes in Lebanon and Syria, the
Southern Sudanese in Periphery doctrine. Due to the range of Periphery
doctrine, it is focused on the doctrine’s Turkey-Israel segment in this study.
The aim of this study is to contact on Periphery
doctrine which have been mentioned few paragraphs in academic studies in
Turkey. The conclusion is that the Periphery doctrine is not affected by
political developments in the countries. Verification of our thesis is achieved
via “case studies”, which are mentioned though the study, and simultaneous
consideration of domestic and foreign affairs of two countries. The study is
divided in the light of the aim and regional developments: expert meetings
between Reuven Shiloah, Eliyahu Sasson and Adnan Kural, and politicians
meetings between Adnan Menderes, David Ben Gurion, Fatin Rustu Zorlu, Golda
Meir; cooperation between MİT (National Intelligence Organization of Turkey or
formerly named as MAH) and Mossad in some context (training to MAH agents,
MAH-Mossad-Savak facilitation in Tel Aviv, Eli Cohen’s operation to Syria’s
border region to Turkey, training to Cypriot Turks, Director of MAH Ziya Selisik’s
intercourse, student upheavals and fighting of leftish- rightist in Turkey,
creating web of spies in the context of the leftists flow to Palestinian camps
in Lebanon and Syria and its flash to MİT-Mossad cooperation, İlyas Aydin case,
attacks to Nahr al-Bared camp in Lebanon, ASALA case). As it noted, mainly due
to limited number of studies in Turkey, it has been benefited from academic
resources in English and Hebrew sources. The concept of resources is naturally
open and pre-confidential, that shared the publics later, and biographical and
academic studies.
Periphery Doctrine Turkey-Israel Intelligence Cooperation Intelligence Studies Israel-Turkey-Iran Security and Intelligence Cooperation Trident
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 3 |