The purpose of the present study is to investigate the relationship between religiosity and mental health in adults with regard to demographic variables such as gender, marital status, educational level, socioeconomic status, and age. The samples of this empiric research are 300 adults, between the ages of 21-60, living in İstanbul. 163 of it (%54,3) are women and 137 of it (%45,7) are men. Questionnaire is formed of five parts: These are the questions which are intended to determine demografic status of subjects, Religiosity Scale (Uysal,1995), Trait Anxiety Inventory (Spielberger et al., 1970), Self Esteem Scale (Eysenck,Wilson, 1998) and Beck Hopelessness Scale (Beck et al. 1974). For the results of the study, participants’ marital status, age and educational background properties causes meaningful changes, but there is no differences about socio-economic status, religiosity levels. Other result of this research is no meaningful relation found between religiosity levels with hopelessness and anxiety; but there is negative relation between religiosity and self esteem.
Bu araştırmanın amacı; yetişkinlerde cinsiyet, medenî durum, eğitim durumu, sosyo ekonomik durum ve yaş gibi demografik özellikler dikkate alınarak, dindarlık ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Amprik olan araştırmanın örneklemini, İstanbul’da yaşayan 300 yetişkin birey oluşturmuştur. Örneklem grubundan bilgi toplamak amacıyla geliştirilen anket formu, beş bölümden oluşmaktadır. Bunlar: deneklerin sosyo-ekonomik durumunu belirlemeye yönelik demografik değişkenler, dindarlık düzeylerini belirlemek için Dindarlık Ölçeği ve ruh sağlığını ölçmek için Sürekli Kaygı Ölçeği, Özsaygı Ölçeği ve Beck Umutsuzluk Ölçeği’dir. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların; medenî durum, yaş ve öğrenim özellikleri, dindarlık eğilimleri bakımından anlamlı farklılaşmaya yol açarken, ekonomik durumları, dindarlık düzeyleri açısından istatistiksel olarak manidar bir fark doğurmamıştır. Demografik değişkenlerin, bireylerin ruh sağlığı üzerinde de farklılaşmaya neden olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmadan elde edilen bir başka sonuç ise, yetişkinlerde dindarlık düzeyleri ile umutsuzluk ve kaygı arasında anlamlı bir ilişkinin bulunmadığı, ancak dindarlık ile özsaygı arasında anlamlı negatif yönde bir ilişkinin ortaya çıktığıdır (r= - 0,165, p<.01).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Şubat 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 |