Bienaller, II. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin kültür ve sanatla yenilenme sürecinde önemli etkinliklerden biridir ve ulus devletlerin kültür politikaları ile desteklenmiştir. 1895’te düzenlenmeye başlanan Venedik Bienalinin ardından, 1950 sonrasında Ljubljana, São Paulo, Paris gibi şehirlerde düzenlenen bienallerle, dünyanın farklı coğrafyalarında bienallerin ve bu etkinliklere katılan ülkelerin sayısı artar. Çok kültürlülüğün ve dünya barışının yeniden sağlanmaya çalışıldığı II. Dünya Savaşı sonrasını izleyen dönemde, Türkiye de uluslararası bienallere davet edilen ülkeler arasında yer alır. Fakat ekonomik ya da organizasyondan kaynaklanan sebeplerle ancak 1950’lerden itibaren katılabilir. Türkiye’nin ülke olarak bienallere katılımının yanı sıra çeşitli sebeplerde Türkiye’den ayrılmış sanatçılar da bu dönemde bienallerde ya da documenta gibi önemli sergilerde yer alır. Bu makale, Soğuk Savaş döneminin kültür politikaları bağlamında, Türkiye’nin uluslararası bienallere katılımının başladığı 1950’li yıllarda dünya sanat ortamındaki temsiline, bu katılımların neden bu dönemde gerçekleştiğine ve bienallerin sanat ortamındaki etkisine odaklanmaktadır. Sanat tarihi yazımı açısından gündeme getirilmeyen Türkiye’nin hem ülke hem de sanatçı düzeyindeki 1950’li yıllardaki Ljubljana Grafik Sanatlar, Uluslararası Çağdaş Renkli Litografi, Venedik, São Paulo, Paris Bienallerine ve documenta’ya katılımları ASAC-Archivio Storico delle Arti Contemporanee, Archives de la critique d’art, Rennes, Fundação Bienal de São Paulo/Arquivo Histórico Wanda Svevo, Mednarodni Grafični Likovni Center (MGLC), Moderna Galerija, Ljubljana, Cincinnati Art Museum, Documenta Archiv’de yapılan araştırmalardan elde edilen yeni bilgi ve belgelerle ele alınmıştır. Soğuk Savaş döneminin yarattığı hayali sınırların karşısında, Türkiye’nin 1950’li yıllarda uluslararası bienallerde yer alması, sanatçıların dünyanın farklı coğrafyalarında temsili, çalışmalarının dünya müze koleksiyonlarına girmesi ve farklı uluslararası sergilerden davet almaları, Türkiye’nin dönemin modern sanatının bir parçası olduğunu göstermektedir.
Uluslararası bienaller Modern sanat Soyut sanat Türk Sanatı Güzel Sanatlar Akademisi
Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
Bu makale, Fundação Bienal de São Paulo/Arquivo Histórico Wanda Svevo, Archives de la critique d’art, Rennes, ASAC - Archivio Storico delle Arti Contemporanee, Mednarodni Grafični Likovni Center (MGLC), Moderna Galerija, Ljubljana, Documenta Archiv’de, Cincinnati Art Museum’da 2016-2021 arasında yapılan araştırmalardan elde edilen bilgi ve belgelerle desteklenmiştir. Bu sürece destek olan kurumlara ve kişilere, özellikle Karla Železnik’e, Marcele Souto Yakabi’ye, Jennifer Hardin’e, Lena Voss’a, Elena Cazzaro’ya, Sabina Povšič’e, Michela Campagnolo’ya, Senem Özgören’e, Rob Deslongchamps’a ve Saskia Mattern’e teşekkür ederim.
Biennials became important events for regeneration through culture and art in the post-WWII era, and as such they were supported through the cultural policies of nation-states. The Venice Biennale was first organized in 1895, and after 1950, other biennials took place in cities like Ljubljana, São Paulo, and Paris. Their number continued to increase over the years, as did the number of countries participating in them. In the atmosphere marked by the promotion of multiculturalism and world peace that followed the Second World War, Turkey was among the countries invited to take part in international biennials. However, because of economic and organizational challenges, it was only able to participate in such events from the 1950s onwards. In addition to Turkey’s participation in international biennials as a country, individual artists who had left Turkey for various reasons took part in major exhibitions such as biennials and documenta during this period. This article focuses on Turkey’s representation in the world art scene in the 1950s, when the country first began taking part in international biennials. It also questions why Turkey began participating in such events at that time and considers the impacts they had on the Turkish art scene in the context of cultural policies of the Cold War. Drawing on new information and documents obtained from ASAC-Archivio Storico delle Arti Contemporanee, Fundação Bienal de São Paulo/Arquivo Histórico Wanda Svevo, Archives de la critique d’art, Rennes, Mednarodni Grafični Likovni Center (MGLC), and the Cincinnati Art Museum and Documenta Archiv, this study sheds light on Turkey’s early participation in Ljubljana, International Biennial of Contemporary Color Lithography, Venice, São Paulo, and Paris Biennials as well as the inclusion of artists from Turkey in documenta, issues that have been little discussed in the literature on art history. By considering the imaginary boundaries that were drawn during the Cold War, Turkey’s participation in international biennials in the 1950s, the global representation of Turkish artists at international exhibitions, and the incorporation of Turkish artists’ works into the collections of major museums, it becomes clear that Turkey was an established part of the modern art movements of the period.
International biennials Modern art Abstract art Turkish art Academy of Fine Arts
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER/ARTICLES |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 28 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 16 |