Frege made a derivative of the distinction that he made between the meanings of senses (Sinn) and references (Bedeutung) on judgments, and named the judgments which he treats as hollow functions; ‘Unsaturated’ (ungesättigt) phrases and the phrases which completed an argument as, ‘Saturated’ (gesättigt) phrases. Saturated phrases consist of first and second level concepts and are considered to be meaningful expressions with an accurate value. Frege became the founder of modern symbolic logic with the language of formal logic he developed in ‘Concept Writing’, and based all this formal analysis on the distinction of ‘function (Funktion) – argument (Argument)’ and ‘concept – coverage’. The philosopher, who makes sense of the judgments as their ‘thoughts’; determines the logical value accuracy of the reference on the basis of this distinction, has adopted a contradictory acceptance in terms of both considering the judgments as a condition of being able to receive a truth value and reducing them to the senses of the sentences. Then, if the thoughts were indeed the sense of the sentences, as Frege thought, then it would not be possible to speak of sentences that were meaningful but lacked truthfulness. That is why, to overcome this distress, we propose to change the definition of thought in Frege's theory and to consider it as function values, not the sense of sentences. Likewise for us, thoughts are not the senses of the sentences, nor are they references. Contrariwise, thoughts are the function value of the sentences. To put it in a different way, if a sentence lacks function value, it can be meaningful but not true or false, and if the sentence has a function value, it can be true or false. Thus, for us, thoughts are neither the expression of the sentence in the language nor the logical value of the sentence; thoughts are function values that can be true or false.
Frege, adların anlamları (Sinn) ile gönderimleri (Bedeutung) arasında yaptığı ayrımın bir türevini de yargılar üzerinde yapmış ve boşluklu fonksiyonlar olarak ele aldığı yargıları, ‘doymamış’ (ungesättigt) ifadeler; bir argümanla doldurularak tamamlanmış ifadeleri ise ‘doymuş’ (gesättigt) ifadeler olarak adlandırmıştır. Doymuş ifadeler, birinci ve ikinci düzey kavramlardan oluşmakta ve doğruluk değerine sahip anlamlı ifadeler olarak düşünülmektedir. Frege tüm bu formel analizi ‘fonksiyon (Funktion) – argüman (Argument)’ ve ‘kavram – kaplam’ ayrımı üzerinden temellendirmiş ve ‘Begriffsschrift’te geliştirdiği formel mantık diliyle modern sembolik mantığın kurucusu olmuştur. Bu ayrıma dayanarak yargıların anlamını onların kendilerinde barındırdıkları ‘düşünceler’; gönderimini ise işaret ettikleri doğruluk değerleri olarak saptayan filozof, düşünceleri hem yargıların bir doğruluk değeri alabilme koşulu olarak görmesi, hem de tümcelerin anlamına indirgemiş olması bakımından çelişkili bir kabulü benimsemiştir. Zira düşünceler, şayet gerçekten de Frege’nin zannettiği gibi tümcelerin anlamları olsaydı, o zaman anlamlı olmasına karşın doğruluk değerinden yoksun olan tümcelerden söz edilememesi gerekirdi. İşte bu sıkıntıyı aşmak üzere Frege’nin kuramındaki düşünce tanımını değiştirmeyi ve düşüncelerin tümcelerin anlamları değil, fonksiyon değerleri olarak görülmesini önermekteyiz. Zira bize göre düşünceler, tümcenin anlamı olmadığı gibi, gönderimi de değildir. Aksine düşünceler, tümcenin aldığı fonksiyon değeridir. Başka bir deyişle tümce bir fonksiyon değerine sahipse, doğru ya da yanlış olabilmekte; fonksiyon değerinden yoksunsa, anlamlı olabilmesine karşın doğru ya da yanlış olamamaktadır. Dolayısıyla bize göre düşünceler, ne tümcenin dildeki ifadesi, ne de tümcenin doğruluk değeridir; düşünceler, doğru ya da yanlış olabilen fonksiyon değerleridir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 51 |