Kant, 1770 yılında Duyulur ve Anlaşılır Dünyanın Form ve İlkeleri eserini kaleme aldıktan sonra on yıl boyunca sessiz kalıp ardından Saf Aklın Eleştirisi’ni yazar. Bu bakımdan 1770 tezi Kant’ın eleştirel döneme geçiş eseri olarak değerlendirilir. Eser Kant’ın bitmez uğraşı metafiziği sağlam bir eksene yerleştirmek için giriş önerisidir. Bu bağlamda Kant duyusallığın konusu olan dünya ile anlayışın konusu olan dünyayı ayırarak metafizik için bir yol arar. Duyusallığa konu edilen dünya uzay ve zaman formları yoluyla kavranabilir. Anlaşılır dünya ise duyuların sızıntılarından uzak yalnızca anlayış kavramları yoluyla belirlendiğinde metafizik yanılsamalardan korunabilir. 1770 tezi, Saf Aklın Eleştirisi’nin özellikle transendental estetik bölümü göz önünde bulundurulduğunda eleştirel dönemle büyük oranda örtüşse de anlaşılır dünyada noumenanın bilinebileceğini varsayması açısından eleştirel dönemden uzaklaşır. Çalışmada 1770 tezinin temel varsayımlarını ortaya koyarak bu varsayımları eleştirel dönemle ilgileri açısından ele alacağız. Özellikle, Saf Aklın Eleştirisi’nin A ve B baskılarında iki kez yazılan, deneyim ile anlama yetisi kavramları arasındaki uyuşmayı ele alan transendental türetim sorununun başlangıcının 1770 tezinde olduğunu göstereceğiz. Böylelikle 1770 tezinin eleştirel felsefede sürdürülen ve yadsınan varsayımlarını belirgin kılacağız. Çalışmadaki bir başka çabamız ise 1770’ten sonraki mektuplaşmaları yoluyla Kant’ın felsefi tutumunun nasıl farklılaştığını ortaya koymak olacak. 1772 yılında Herz’e yazdığı ünlü mektuptan önce Kant’ın Lambert, Herz ve Mendelssohn’la yazışmalarında yer alan 1770 tezi değerlendirmelerinin eleştirel döneme geçiş sürecini nasıl etkilediğini konu edeceğiz.
Kant’ın Eleştiri Öncesi ve Eleştirel Felsefesi Duyusallık Anlayış 1770 Tezi
In 1770, Kant wrote On the Form and Principles of the Sensible and the Intelligible World and then remained silent for 10 years before the Critique of Pure Reason. In this respect, Dissertation is considered as Kant’s transitional text to the critical period. It is a propaedeutic to posit placing metaphysics on a sound foundation by separating the world that is the subject to sensibility from the world that is the subject to understanding. While the sensible world is comprehended through forms of space and time, the intelligible world should be comprehended separately from the contamination of the senses in order to be protected from metaphysical illusions. Although the Dissertation converges with the critical period, particularly concerning the Critique’s the transcendental aesthetic section of the Critique, it diverges from the critical period by arguing that the noumenon is known in the intelligible world. In this regard I will clarify the basic assumptions of the Dissertation and discuss their relevance to the critical period in my paper. In particular, I will show that the core of the transcendental deduction, which deals with the problem of agreement between experience and the concepts of understanding, rewritten twice in the A and B editions of the Critique, is in the Dissertation. Thus, I will clarify which assumptions of the Dissertation remained and which abandoned in critical philosophy. Another aim of my paper is to expose how Kant’s correspondence with Lambert, Herz and Mendelssohn between 1770 and 1772 affected Kant’s philosophical development toward the Critique.
Kant’s Pre-Critical Philosophy Kant’s Critical Philosophy Inaugural Dissertation Sensibility Intelligence
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 53 |