Legal reasoning in the Ḥanafī School happened using various methods such as qiyas [analogy], istihsan [consideration of juristic preference], and takhrīj [deduction]. Another method is intra-madhhab talfıq [amalgamation]. Intramadhhab talfīq involves the creation of a new view by combining the views of two scholars within the same madhhab who’d expressed opposing views to one another. As stated in the relevant literature, intra-madhhab talfīq was used by the chief qadi of Damascus Tarsūsī in the 14th century as a method of legal reasoning. Qāsim b. Qatlūbaghā, who lived a century after Tarsūsī, criticized some muftis who proclaimed fatwās using talfīq as a method of legal reasoning, stating talfīq to be an invalid legal method. As for the 16th century, Shelebī and Ibn Nujaym used talfīq similar to Tarsūsī to solve certain issues related to endowments. By the 17th century, two jurists of the period, Shurunbulālī and Ibn Bīrī, touched upon this issue deeply in the treatises they wrote on the subject of moving from one madhab to another and talfīq. Both scholars objected to talfīq, stated this method to be unusable for solving fiqh issues. Another Ḥanafī scholar, Ibn ‘Ābidīn, tried to distinguish between intra-madhhab and inter-madhab. Therefore, this study examines the historical course of the debates on whether or not intra-madhhab talfiq is a usable method of jurisprudence with respect to the Ḥanafī School as well as its status during the Ottoman era.
Method legal reasoning intra-madhhab talfīq Tarsūsī Shurunbulālī Ibn Bīrī Ibn ‘Ābidīn
Hanefi mezhebi içerisinde fıkhî istidlal; kıyas, istihsân tahriç gibi yöntemler kullanılarak gerçekleşmektedir. Bu yöntemlerden biri de mezheb içi telfiktir. Mezheb içi telfik aynı mezheb içerisinde birbirine muhalif görüş beyan eden iki âlimin görüşünün birleştirilmesiyle her iki âlimin de söylemediği üçüncü yeni bir görüş ihdas edilmesi anlamına gelir. İlgili literatürde ifade edildiği üzere mezheb içi telfik, 8./14. yy.’dan itibaren fıkhi bir istidlal yöntemi olarak Şam baş kadılığı yapan Tarsûsî tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Ondan bir asır sonra Kasım b. Kutluboğa, mezheb içi telfiki kullanmak suretiyle fetva veren bazı müftüleri eleştirmiş ve bunun geçerli bir yöntem olamayacağını ifade etmiştir. 10./16. yy.’a gelindiğinde İbn Nüceym ve İbnü’ş-Şelebî mezheb içi telfiki kullanmak suretiyle vakıfla ilgili bazı fıkhî problemleri çözüme kavuşturmuştur. 11./17. yy.’a gelindiğine dönemin iki fakihi Şürünbülâlî ve Pîrîzâde mezhepler arası intikal ve telfik konusuyla ilgili telif ettikleri risalelerinde bu meseleye derinlemesine ele almışlardır. Her iki âlim de bu yöntemi eleştirmişler ve bunun fıkhi meselelerin çözümünde kullanılamayacağını ifade etmişlerdir. Mezheb içi telfikle ilgili tartışmaları göz önünde bulunduran İbn Âbidîn, mezheb içi telfiki, mezhepler arası telfikten ayırmaya çalışmıştır. Dolayısıyla bu çalışma Hanefi mezhebine göre mezheb içi telfikin fıkhî bir istidlal yöntemi olup olamayacağı üzerine yapılan tartışmaların tarihî seyrini ve Osmanlılar dönemindeki durumunu kronolojik açıdan incelemeyi hedeflemektedir.
Yöntem fıkhî istidlal mezheb içi telfik Tarsûsî Şürünbülâlî Pîrîzâde İbn Âbidîn
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 27 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |