At the end of the Spanish Civil War (1936–1939), Spanish intellectuals were forced into exile. Leaving Spain behind, they struggled for decades to survive in foreign lands. Most of the intellectuals of Republican Spain went to Mexico which became in a way the capital of exile accepting the highest number of refugees. The new land of obligatory exile would be a temporary stop; what was essential was to protect Spanish culture and identity. The language used by the Spanish intellectuals in their political and literary activities revealed the pain of the lost country and people and reflected Spanish identity, essence, culture, and traditions which they tried to protect in exile. Children also went into exile with their families and grew up between two cultures. They were seen by their families as a guarantee for the continuity of the national culture. In time, some became scholars like their elders. However, they did not see the concepts of exile and identity as their fathers did; exile was a concept they inherited and their identities were shaped in an intermediate zone where they grew up between two cultures. This study aims to reveal the perception of the concepts of exile and identity by Spanish intellectuals in exile and by their children who later stepped into literary life and the difference between these two generations in the perception of both concepts.
Spanish Civil War Generation of ’27 Nepantla Generation Exile Identity
Proje numarası yok
1936-1939 yılları arasında hüküm süren İspanya İç Savaşı’nın sonunda İspanya’yı ardında bırakarak sürgüne gitmek zorunda kalan İspanyol aydını on yıllar boyunca yabancı topraklarda var olma savaşımı verir. Cumhuriyetçi İspanya’nın aydınlarının büyük bölümü, sürgündeki İspanyol halkına kapılarını açan ve İspanyol göçündeki en yüksek sayıda sığınmacıyı ülkesine kabul ederek bir anlamda sürgünün başkentine dönüşen Meksika’da bir araya gelir. İspanyol aydınının bakış açısından zorunlu sürgünde varılan yurt bir ara duraktır; bu geçici dönemde İspanyol kültürünü ve kimliğini korumak esastır. İspanyol aydınının politik ve yazınsal etkinliklerini sürdürürken kullandığı dil, yurdunu ve insanını savaşta kaybeden bir halkın acısını ortaya koyar; sürgünde korumaya çalıştığı İspanyol kimliğini, özünü, kültürünü, geleneğini yansıtır. Çocuklar da bu zorunlu sürgüne aileleriyle birlikte giderler ve iki kültür arasında büyürler. Büyüklerinin gözünde ulusal kültürün devamlılığının güvencesi olarak görülürler. İçlerinden bazıları büyüklerinin izinden giderek edebiyatçı olur. Ne var ki büyükleri gibi bakmazlar sürgün ve kimlik kavramlarına. Sürgün onlara büyüklerinden miras kalmış bir kavramdır; kimliklerini de iki kültür arasında yetiştikleri ara bölgede oluştururlar. Bu çalışma, 1939’da halkıyla birlikte sürgüne giden İspanyol aydınının sürgün ve kimlik kavramlarına bakışını, aileleriyle birlikte sürgüne giden ve zaman içinde büyükleri gibi yazın yaşamına atılan kuşağın üyelerinin sürgün ve kimlik kavramlarına bakışını, ve bu kavramların alımlanmasında iki kuşak arasındaki farkı ortaya koymayı amaçlar.
Destekleyen kurum yok
Proje numarası yok
Teşekkür yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dünya Dilleri, Edebiyatı ve Kültürü (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Proje numarası yok |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 34 Sayı: 1 |