“İlerleme” düşüncesinin yirminci yüzyıl ortalarındaki izdüşümlerinden olan “siyasal gelişme” paradigması, İkinci Dünya
Savaşı akabinde, karşılaştırmalı siyaset biliminde işgal ettiği merkezî yeri, önce işlevselci bir perspektifin hâkim olduğu nicel
araştırmalara, ardından da antropolojiden beslenen kültürelci yaklaşımlara bırakmıştır. Bu makale, tıpkı toplumsal gibi
siyasal değişimin de tekbiçimli ve ereksel olduğunu savlayan evrenselci “siyasal gelişme” kuramlarından, geleneğe aşırı vurgu
yaparak siyasal değişim süreçlerini tikelleştirmeye yönelen “kültürelci” yaklaşımlara doğru seyreden süreci mercek altına
almaktadır. Ayrıca, bu iki yaklaşıma alternatif olarak tarihsel sosyolojinin imkânlarını tartışmaya açmayı hedeflemektedir. Bu
eksende; ilk olarak, klasik sosyolojiden ilham alan ve değişimin içsel bir süreç olduğunu iddia ederek toplumları tektipleştiren
siyasal gelişmeci perspektif farklı tezahürleriyle incelenecektir. Ardından, sosyal bilimlerde antropolojinin giderek ön plana
çıkmasıyla önem kazanan kültür kavramının toplumsal değişime dair çözümlemelere dâhil edilmesine koşut olarak ortaya
çıkan, toplumların ve değişim süreçlerinin benzersizliğine vurgu yapan kültürelci yaklaşımlar değerlendirilecektir. Son olarak,
bu iki kutba mesafeli duran, sosyal bilimsel bilginin interdisipliner yeni bir organizasyonunu ifade eden tarihsel sosyolojinin,
toplumsal ve siyasal değişimi konu alan incelemelere sağlayacağı katkılar üzerinde durulacaktır
Toplumsal ve siyasal değişim İlerleme Siyasal gelişme Modernleşme Kültürelcilik Karşılaştırmalı siyaset bilimi Antropoloji Tarihsel sosyoloji
The paradigm of political development, based the projections of the mid-20th century’s idea of progress, left the central
position it had occupied in comparative political science after World War II, first in quantitative research where the
functionalist perspective was dominant, then in the culturalist approaches that were also nourished from anthropology.
Drawing on theories of universalist political development, which purport social change to be uniform and teleogical just
like social change, this article places the processes that directly contemplate the culturalist approaches that lean toward
particularizing the processes of social change by placing extreme emphasis on tradition under the microscope. In addition,
it aims to open these two approaches to debate the possibilities of historical sociology as an alternative. In line with this,
the political developmental perspective, which unifies communities, will be examined through different manifestations
by first claiming the field of inspiration and change to be an intrinsic process from classical sociology. Afterward, emerging
culturalist approaches will be evaluated in parallel with inclusion of the concept of culture in analyses on social change,
which in the social sciences has increasingly gained importance in the foreground of anthropology. Last to be emphasized
will be the contributions of historical sociology, which stands out over these two poles and expresses a new interdisciplinary
organization of social scientific knowledge in studies on the subject area of social and political change.
Social and political change Progress Political development Modernization Culturalism Comparative politics Anthropology Historical sociology
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 38 Sayı: 2 |