Klasik Türk edebiyatı, edebiyat tarihimizin gerek zaman gerek edebî faaliyet bakımından en geniş ve yoğun devresi olarak kabul edilir. Ayrıca bu köklü edebiyatın bazı yönleri ile ilgili derinlikli bilgilerimizin, devrin uzunluğu ve edebî faaliyet yoğunluğuna nispetle, henüz yeterli düzeyde olmadığı da sıklıkla dile getirilir. Bunlardan birisi de bu edebiyat geleneğimizde kendi devrinde ve şiir merkezli değerlendirmelerin yapılıp yapılmadığı, bir başka deyişle bizzat şairlerimizin şiirden ve şairden ne anladıkları üzerinde durup durmadıklarıdır. Klasik Türk edebiyatında da eserler -hemen her edebiyatta olduğu gibi- şairlerin yanı sıra onlarla doğrudan veya dolaylı bir etkileşim içinde olan diğer şairler, okur, hâmi vb. bir çevrenin içinde üretilmekteydi. Dolayısıyla bu edebiyat aynı zamanda, şiir ve şair üzerine düşünülen, tartışılan, yorum yapılan ve değerlendirmelerde bulunulan bir edebiyat idi (Tolasa 1982:15) Modern şiirdeki kadar keskin olmamakla birlikte, bu şiir geleneği içerisinde ve bilhassa üslup sahibi şairler arasında, şiire ve şaire dair farklı poetik yaklaşımların olduğu da bilinmektedir. İlk bakışta, aynı bakış açısının sürekli tekrar edildiği hissi uyandıran bu tür yaklaşımlar, klasik şiirin poetikasının tespitinde en önemli kaynaklardan biri sayılan divanlara bakıldığında daha net bir şekilde görülmektedir. Şairler, şiire ve şaire dair görüşlerine büyük oranda divanlarının dibace kısımlarında, kasidelerinin fahriye bölümlerinde ve gazellerinin mahlas beyitlerinde; ayrıca dağınık olarak diğer şiirlerinin mısraları arasında yer vermişlerdir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitâbiyât |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 60 Sayı: 1 |