Din, başlangıcı insanlık kadar eskiye dayanan, tarihin her döneminde birey ve toplum hayatını derinden etkileyen ana faktörlerden birisi olmuştur. Bu nedenle, tarihsel süreçte dinsiz bir topluma rastlanmamıştır. İntihar, bireyin kendisi tarafından gerçekleştirilen, olumlu veya olumsuz bir eylemin doğrudan ya da dolaylı sonucunda yaşanan ölüm olayıdır. İntihar, gerçekleşme şekli bakımından bireysel bir eylem olarak görülse de kişiyi bu eyleme yönelten sebep ve neden olduğu sonuçlar bakımından toplumsal bir olgudur. İntiharın toplumsal bir olgu olması, onu sosyolojik boyutlarıyla değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Dinin toplumsal yapı üzerindeki düzenleyici, birleştirici ve koruyucu işlevi çoğu zaman aynı etkiyi intihar üzerinde de göstermektedir. Bu makale, intihar ve din ilişkisini toplumsal zeminde açıklamayı ve bireyin intihar eylemi karşısında dinin koruyucu bir işlevinin olup olmadığını tartışmayı amaçlamaktadır. Araştırmada kullanılan veriler dokümantasyon metodu ile elde edilmiştir. Bu bağlamda, makalenin konusunu intiharın tarihsel süreçteki anlamsal değişimi; Durkheim’ın intihar tipolojisi çerçevesinde toplumsal boyutu; Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet açısından dini boyutu; intiharın önlenebilirliği üzerinde etki boyutu oluşturmaktadır. Elde edilen verilere göre, din ve dindarlığın bireyi intihara karşı koruyucu ve önleyici bir tampon olduğu görülmektedir. Bu nedenle, bireyin dindarlık düzeyi ile intihara eğilim arasında ters yönlü bir ilişkiden söz etmek mümkündür. Dindarlık düzeyi arttıkça intihara eğilim azalırken; dindarlık düzeyi azaldıkça intihara eğilim artabilmektedir.
Religion, which dates back as far as humanity, has been one of the main factors that deeply affected individual and social life in every period of history. For this reason, a society without religion has never been encountered throughout history. Suicide, is a death event that occurs as a direct or indirect result of a positive or negative action taken by the individual himself. Although suicide is seen as an individual action in terms of the way it occurs, it is a social phenomenon in terms of the reason that leads the person to this action and the consequences it causes. The fact that suicide is a social phenomenon makes it necessary to evaluate it from its sociological dimensions. The regulatory, unifying and protective function of religion on the social structure often has the same effect on suicide. This article, aims to explain the relationship between suicide and religion on a social basis and to discuss whether religion has a protective function against the individual’s act of suicide. The data used in the research was obtained by the documentation method. In this context, the subject of the article is the semantic change of suicide in the historical process; the social dimension within the framework of Durkheim’s suicide typology; religious dimension in terms of Judaism, Christianity and Islam; it creates an impact on the preventability of suicide. According to the data obtained, it appears that religion and religiosity are a protective and preventive buffer for the individual against suicide. Therefore, it is possible to talk about a negative relationship between the individual’s level of religiosity and suicidal tendencies. As the level of religiosity increases the tendency to commit suicide decreases; as the level of religiosity decreases the tendency to commit suicide may increases.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dini Araştırmalar (Diğer) |
Bölüm | Hakemli Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 13 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 30 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
· JAD, bilgiyi genişletmek ve geliştirmek için tamamen Açık Erişim Dergi Politikasını kabul eder.
· Adres: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Esenboğa Yerleşkesi Çubuk/Ankara