Modern öncesi dönemde devlet otoritesi, kutsal ve teolojik kaynaklarla meşrulaştırılırken, modern dönemde halkın iradesi ve hukukun üstünlüğü temeline dayandırılır. Bu dönüşüm, ekonomik, toplumsal ve siyasal değişimlerle birlikte çeşitli ideolojilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Özellikle milliyetçilik ve muhafazakârlık, ulusal kimlik aracılığıyla devlet otoritesini güçlendirirken, Marksizm ve anarşizm gibi ideolojiler, bu yeni otorite yapısını eleştirerek daha eşitlikçi toplumsal düzenler önerir. Türkiye'de Batı kökenli birçok ideolojik akım benimsenmiş olmasına rağmen, anarşizmin yine Batı’da olduğu gibi marjinal olarak addedilebilecek bir ideoloji olarak kalması dikkat çekicidir. Bu durum, anarşizmin kendi içsel nedenleri yanında Türkiye'nin kendine özgü tarihsel ve siyasal yapısındaki dinamiklerle açıklanabilir. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte devletin kutsal ve merkezi rolü, Türkiye’de anarşist düşüncenin toplumsal alanda geniş bir yer edinememesinin başlıca nedenlerinden biridir. Buna ek olarak, Cumhuriyet döneminde sosyalist hareketlerin yaygınlıkla devletçi bir tutum benimsemesi, anarşizmin siyasal ve toplumsal alanda yaygınlaşmasını engellemiştir. Bu çalışmada, Türkiye'de anarşizmin neden yaygın bir ideolojik akım haline gelemediği, 20. yüzyılın başına kadar olan süreçte ülkenin tarihsel, siyasal ve toplumsal yapıları çerçevesinde analiz edilecektir. Bunun yanı sıra, Türkiye'deki anarşist düşünürlerin anarşist ilkeleri ve normları nasıl yorumladıkları ve bu yorumların anarşizmin Türkiye'deki gelişimi üzerindeki etkilerine de değinilecektir.
Tarafımızca yapılan bu bilimsel araştırmada etik kurul kararı gerektirecek herhangi bir faaliyet/çalışma bulunmamaktadır.
In the pre-modern period, state authority was legitimized through sacred and theological sources, whereas in the modern period, it is based on the will of the people and the rule of law. This transformation, along with economic, social, and political changes, paved the way for the emergence of various ideologies. Particularly, nationalism and conservatism reinforced state authority through national identity, while ideologies like Marxism and anarchism criticized this new structure of authority, proposing more egalitarian social orders. In Turkey, despite the adoption of many ideological currents imported from the West, it is noteworthy that anarchism has remained a marginal ideology. This can be explained by the unique historical and political dynamics of the country. The sacred and central role of the state, extending from the Ottoman Empire to the Republic, is one of the primary reasons why anarchist thought failed to gain significant traction in Turkish society. Additionally, the pro-state stance of socialist movements during the Republican period hindered the spread of anarchism in political and social spheres. This study will analyze why anarchism could not become a widespread ideological movement in Turkey, within the framework of the country’s historical, political, and social structures up until the early 20th century. Furthermore, it will explore how anarchist thinkers in Turkey interpreted anarchist principles and norms, and the effects of these interpretations on the development of anarchism in the country.
In this scientific research conducted by us, there is no activity/study that would require an ethical committee decision.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyasal Akımlar, Siyasal Teori ve Siyaset Felsefesi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |