Su, kâinatta yaratılan bütün varlıkların özüdür. Vücudun dört üçü ya da ana rahmine düşen embriyo da âb-ma’dan meydana gelir. Yağmur (ebr-i nîsân), âlemlere yağdığında rahmet, sadefin ağzına düştüğünde inci, bir yılanda ise zehir olur. Doğduğumuzda ve öldüğümüzde yine mutlak su vardır. Bu bağlamda Anâsır-ı erba'a’nın su ve topraktan oluşması da dikkate değerdir.
Balçıktan yaratıldığına inanan insanoğlu, ölümsüzlüğü Bengisu ile elde edeceğini düşünür. İçildiğinde sonsuz hayat veren âb-ı hayât, dünya edebiyatlarında olduğu gibi Türk edebiyatında da çok sık kullanılan bir remiz-motiftir. Eliade, insanoğlunun balçıktan yaratılmasının ilk Sümerlerde görüldüğünü vurgular ve Eski Mısır, Yunanistan, diğer ilkel uygarlıklardan itibaren tespit edildiğini anlatır.
Çalışmada, Doküman (İçerik) Analizi metodu kullanılarak Türk destan ve efsanelerindeki Bengisu’nun izi sürülmüştür; Mengülük suyunun tedavi edici özelliği ve güzellik verdiği görülmüştür; mezkûr motife formülistik sayılar, olağanüstülük eşlik etmiştir. Efsanelerde hayat suyu, kayın ağacı motifiyle kullanılmıştır. “Koruyucu-bekçi” kavramıyla “iye” ye de işaret edilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 11 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.