Günümüz sineması görüntüler kadar ses olgusuna da dayalı bir ortam üzerinden gerçekleştirilmektedir. Sessel unsurlar aracılığıyla bilgi/duygu aktarımları olmayan film yok gibidir. Bunun sonucu olarak da, görüntüler ve sesler neredeyse ayrılmaz bütünlük sergileyen unsurlar olarak belirlenmiş bir anlatım stratejisi üzerinden biçimlendirilmektedir. Ses olgusunu oluşturan bileşenlerden birisi olan müzik olgusuna yer verilmemesi, önemli bir anlatım tercihi olarak kabul edilebilir, çünkü müzik olgusu, görüntü ve diyaloglarla birlikte hikâyeyi anlatma yüklemini taşıyan bir öğe olarak öne çıkmaktadır. Bundan dolayıdır ki, filmler nadiren müzikten yoksun olarak inşa edilmektedirler. Bu çalışma, günümüz sinemasında müzik kullanımının bir filmde dramatik olarak nasıl bir rol oynadığı ve bu perspektiften bakıldığında müziğe yer verilmemesinin ne anlama geldiği sorusu üzerine odaklanmıştır. Belirtmek gerekir ki, müzik yokluğu kavramı, öncelikli olarak non-diegetik müziğe yer verilmemesi bağlamında kullanılmıştır. Çünkü bu müzik, öykü evreninin doğal bir parçası değildir ve dolayısıyla da anlam üretimindeki etkisi, diegetik müziğe oranla daha baskındır. Çalışmada, müzik yokluğunun yarattığı etkimelerin kesin sonuçlarından daha çok, bütünsel/göreli (relavistic) sonuçlarına bakılmıştır. Ele alınıp, çözümlemesi yapılmış filmlerin tümünde veya dramatik sahnelerindeki müzik yokluğunun yarattığı estetik etkimelerin, -genel olarak- bilinenden daha karmaşık olduğu bulunmuştur.
Filmsel anlatı müzik anlatım duygusal yöneltimler dramaturji
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Temmuz 2016 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |