Price movements in financial markets are shaped not only by fundamental economic indicators but also by investor behavior, risk perception, and global developments. Accordingly, the aim of this study is to empirically examine speculative price movements in precious metals during the post-COVID-19 period. Based on the results obtained from the application of RTADF, SADF, and GSADF tests, no statistically significant bubble formation was detected in gold, silver, platinum, or palladium over the period 05.05.2023–15.04.2025. Although no statistically significant evidence of bubbles was found, graphical trends suggest that gold may be more sensitive to behavioral reactions of investors, while silver appears to exhibit a more stable pattern. Overall, the findings indicate that speculative bubbles were absent in precious metals during the analyzed period; however, given the inherent volatility of these markets, the potential for future speculative fluctuations cannot be ruled out. Therefore, incorporating both behavioral factors and macroeconomic indicators into investment decisions is of critical importance for investors.
Finansal piyasalardaki fiyat hareketleri yalnızca temel ekonomik göstergeler tarafından değil, aynı zamanda yatırımcı davranışları, risk algısı ve küresel gelişmeler tarafından da şekillenmektedir. Bu doğrultuda, bu çalışmanın amacı COVID-19 sonrası dönemde kıymetli metallerdeki spekülatif fiyat hareketlerini ampirik olarak incelemektir. RTADF, SADF ve GSADF testlerinin uygulanmasından elde edilen sonuçlara göre, 05.05.2023-15.04.2025 döneminde altın, gümüş, platin ve paladyumda istatistiksel olarak anlamlı bir balon oluşumu tespit edilmemiştir. Her ne kadar istatistiksel olarak anlamlı bir balon oluşumu kanıtı bulunamamış olsa da grafiksel eğilimler altının yatırımcıların davranışsal tepkilerine daha duyarlı olabileceğini, gümüşün ise daha istikrarlı bir desen sergilediğini düşündürmektedir. Genel olarak, bulgular analiz edilen dönemde kıymetli metallerde spekülatif balonların olmadığını göstermektedir; ancak bu piyasaların doğasında var olan oynaklık göz önüne alındığında, gelecekte spekülatif dalgalanmaların potansiyeli göz ardı edilemez. Bu nedenle hem davranışsal faktörleri hem de makroekonomik göstergeleri yatırım kararlarına dahil etmek yatırımcılar için kritik öneme sahiptir.
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | İşletme |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 22 Haziran 2025 |
| Kabul Tarihi | 15 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 12 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 10 Sayı: 2 |