In the worldwide, especially II. After the World War II, various integrations began to occur in the economic field, both for the spread of globalization, the liberalization of trade and the reduction of conflicts. Through such integrations, countries both try to increase resource efficiency and aim to gain global advantages by addressing a larger market. The most common of these integrations has been the customs union. Turkey turned towards the EU, which is one of the most important of these integrations, as an economic and political choice, and signed the Ankara Agreement in 1963. At the end of the ups and downs, the Customs Union Agreement with the EU was signed in 1996. Considering the special situation of Turkey, which is the only country that signed the custom union without being a full member of the EU, it should not be ignored that the main goal is to go further than the custom union and to be a full member of the EU. The economic effects of the Customs Union are examined under two main headings as one-time static effects on GDP and continuous dynamic effects. Turkey's foreign trade data and foreign trade figures between Turkey and the EU have been examined in order to see how the said effects have developed for Turkey. As a result, it has been observed that static effects are negative and dynamic effects are generally positive. Within the framework of these determinations, while the Customs Union agreement was criticized by some over static effects, it mostly found support over dynamic effects, which are generally positive. At this point, after the Customs Union Agreement, it is seen that the contribution of the sum of both effects to the Turkish economy is important. In this direction, it should be noted that the Customs Union Agreement is in need of revision at the current stage, within the framework of the developments in both Turkey and the world economy.
Dünya genelinde özellikle de II. Dünya Savaşı sonrasında hem küreselleşmenin yaygınlaşmaya başlaması hem de ticaretin serbestleşmesi ve çatışmaların azalması amacıyla, ekonomik alanda çeşitli entegrasyonlar oluşmaya başlamıştır. Bu tür entegrasyonlar vasıtasıyla ülkeler hem kaynak verimliliğini artırmaya çalışmakta hem de daha büyük bir pazara hitap ederek küresel çapta avantajlar elde etmeyi amaçlamaktadır. Söz konusu entegrasyonların en yaygın olanı ise gümrük birliği olmuştur. Türkiye ekonomik ve siyasi tercih olarak bu entegrasyonların en önemlilerinden olan AB’ye yönünü dönmüş ve 1963’te Ankara Anlaşması’nı imzalamıştır. İnişli çıkışlı geçen süreç sonunda 1996’da AB ile Gümrük Birliği Anlaşması yapılmıştır. AB’ye tam üye olmadan GB imzalayan yegâne ülke olan Türkiye’nin özel durumu dikkate alındığında, asıl amacın GB’den daha ileri giderek AB’ye tam üyelik olduğunun göz ardı edilmemesi gerekir. Gümrük Birliği’nin ekonomik etkileri GSYİH üzerinde tek seferlik ortaya çıkan statik etkiler ile süreklilik gösteren dinamik etkiler olmak üzere iki ana başlıkta incelenmektedir. Söz konusu etkilerin Türkiye için nasıl geliştiğini görmek amacıyla Türkiye’nin dış ticaret verileri ve Türkiye ile AB arasındaki dış ticaret rakamları incelenmiştir. Neticede, statik etkilerinin negatif, dinamik etkilerinin ise genelde pozitif olduğu görülmüştür. Bu tespitler çerçevesinde Gümrük Birliği Anlaşması, statik etkiler üzerinden kimi kesimlerce eleştirilirken, genelde pozitif olan dinamik etkiler üzerinden de çoğunlukla destek bulmuştur. Bu noktada Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında her iki etkinin toplamının Türkiye ekonomisine katkısının ne yönde olduğu önemli görülmektedir. Bu doğrultuda hem Türkiye hem de dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler çerçevesinde, gelinen aşamada Gümrük Birliği Anlaşmasının revize edilmeye muhtaç duruma geldiğini belirtmek gerekir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | İktisat |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 4 Haziran 2023 |
Kabul Tarihi | 1 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |