Toplumların varlığını ortaya koyabilmesi, yaşaması ve sürdürebilmesi için köklere sahip olması gerekmektedir. Her toplum kendini bir tarihe, coğrafyaya, ataya bağlama ihtiyacı duyar. Bu bağlanma sonucunda başta dil olmak üzere toplumu bir arada tutan kabuller, inançlar, mitler ortaya çıkar. Toplumun bu temel taşları ozanlar tarafından işlenir ve yerine konur. Kullandıkları ana malzemeler toplumun dili, kabulleri, inanmaları ve mitolojileri olduğu için ozanlara toplum inşa ediciler olarak bakmak gerekir. Canlı birer organizma olan toplumlar zaman zaman ekonomik, siyasi, askerî, doğal afetler gibi olaylar sonucu coğrafya değiştirebilir, yeniden var olmaya çalışabilirler. Yeniden yazılan tarihte ve değişebilen coğrafyada toplumu ayakta tutmak ve varlığını devam ettirebilmek için yine ozanlar devrededirler. Türkler gibi tarihî ve coğrafi derinliği çok geniş zaman ve alana yayılan milletlerin sayısız savaş, doğal afetler vb. tahrip gücü yüksek olumsuzluklara rağmen hâlâ sağlam bir şekilde ayakta durmasında ozanların büyük payı vardır. Ozanlar, toplumların geçmişlerini geleceğe aktarmakla kalmaz, aynı zamanda bugünü de tarihe yerleştirerek toplumsal tarih ve millet hafızasını geliştirir. Son dönemde toplumun hafızasını geliştiren, tarihe not düşen ozanlardan biri de Âşık Veysel’dir. Veysel, genç Cumhuriyet’in kimi siyasi olaylarını, inkılâplar ve kurumları ile içinde yaşadığı toplumun karşılaştığı doğal afetleri, hastalıkları, salgınları, iyi ve güzel olan ile acı ve çirkin olanı da şiirlerinde işleyerek topluma karşı görevlerinden biri olan tarih haznesini geliştirme görevini yerine getirmiştir. Bu çalışmada Âşık Veysel’in şiirlerinde şahit olduğu olayların neler olduğu ve bu olaylara bakış açısı verilmek hedeflenmiştir. Tespit edilen metinlerin aynı zamanda birer sözlü tarih metni olduğu varsayımıyla Âşık Veysel’in penceresinden yakın tarihle ilgili bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır.
Societies need to have roots in order to reveal their existence, to live and to lead a life with their own way. In other saying, every society needs to attach itself to a history, geography and ancestor. As a result of this attachment beliefs, myths and especially language that hold society together emerge. Bards are one of the culture keepers who process and put in the place these cornerstones. Since the main materials they use are the language, beliefs and mythologies of the society, bards should be accepted as community builders. Societies, which are living organisms, can change geography from time to time as a result of economic, political, military, natural disasters and try to survive again. In the rewritten history and in the changing geography, the bards are again in action in order to keep the society alive and to continue its existence. Bards have a great share in the fact that nations like Turks, whose historical and geographical depths span a very large time and area, still stand firm despite many wars and natural disasters with high destructive power. Bards not only transfer the past of societies to the future, but also develop the memory of social history and nation by placing the present in history. Âşık Veysel is one of the bards who have recently improved the memory of the society and made a mark on history. Veysel fulfilled his duty to develop the historical repository, which is one of his duties towards the society, by dealing with some of the political events, revolutions, institutions and the natural disasters, diseases, epidemics in his poems. In this study, it is aimed to examine the events that Âşık Veysel witnessed and his point of view towards these events in his poems. Assuming that his poems are also oral history texts, it is aimed to make an evaluation about recent history from the perspective of Âşık Veysel.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim (Diğer), Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Türk Dili ve Edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Eylül 2023 |
Kabul Tarihi | 11 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |