Yaklaşık üç yıldır bütün dünyanın gündemini meşgul eden COVID 19 salgını sürecinde ulus devletler salgınla mücadele konusunda çeşitli pozisyonlar almışlar, salgınla başa çıkabilmek için çeşitli refleksler geliştirmişlerdir. Küresel düzeyde ortaya çıkan ve etkileri halen devam eden bir pandemi karşısında ulusal devletler ulusal ya da yerel düzeyde mücadele etmek durumunda kalmışlar, devletlerin krizle mücadele kapasiteleri sorgulanmaya başlanmış ve salgınla mücadelede altyapılarının yeteri kadar güçlü olup olmadığı tartışmaya açılmıştır.
Ulus devletlerin sağlıktan eğitime, bilimsel altyapıdan siyasi güven unsuruna kadar pek çok noktada hangi durumda oldukları ve küresel pandemi karşısında yeteri kadar dirençli olup olmadıkları ulusal siyasetlerin ana gündemini oluşturmaktadır. Bu süreçte ideolojik anlamda devletin hangi kimliğe sahip olduğundan çok krizle yeterince başedip edemediği, başedebiliyorsa hangi noktalarda başarılı oldukları, başedemiyorlarsa bunun nedenleri ve başarılı olmaları için gerekli kriterlerin neler olduğu daha çok önem kazanmıştır.
Ulus devletlerin küreselleşme süreci karşısında etkisinin azaldığı ve egemenlik sınırlarının tartışmaya açıldığı bir dönemde ortaya çıkan pandemi ulus devletin yeniden eski pozisyonuna dönüp dönmeyeceği sorusunu da doğal olarak akla getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel kuruluşların pandemi sürecinde ulus devletlere ne denli yardımcı olabildiği sorusu henüz net olarak cevaplanamamışken ulus devletlerin kendi kaderleri ile başbaşa kalmaları ve güçlü devlet kapasiteleri oranında salgınla mücadele edebilecekleri bir başka tartışma konusu olarak akademik çevreleri meşgul etmektedir.
Bu çalışmada ulus devletlerin küresel pandemiyle mücadele noktasında hangi refleksleri geliştirdikleri ve devlet kapasitelerine olan ihtiyacın ne oranda ortaya çıktığı incelenmektedir.
-
-
Yaklaşık üç yıldır bütün dünyanın gündemini meşgul eden COVID 19 salgını sürecinde ulus devletler salgınla mücadele konusunda çeşitli pozisyonlar almışlar, salgınla başa çıkabilmek için çeşitli refleksler geliştirmişlerdir. Küresel düzeyde ortaya çıkan ve etkileri halen devam eden bir pandemi karşısında ulusal devletler ulusal ya da yerel düzeyde mücadele etmek durumunda kalmışlar, devletlerin krizle mücadele kapasiteleri sorgulanmaya başlanmış ve salgınla mücadelede altyapılarının yeteri kadar güçlü olup olmadığı tartışmaya açılmıştır.
Ulus devletlerin sağlıktan eğitime, bilimsel altyapıdan siyasi güven unsuruna kadar pek çok noktada hangi durumda oldukları ve küresel pandemi karşısında yeteri kadar dirençli olup olmadıkları ulusal siyasetlerin ana gündemini oluşturmaktadır. Bu süreçte ideolojik anlamda devletin hangi kimliğe sahip olduğundan çok krizle yeterince başedip edemediği, başedebiliyorsa hangi noktalarda başarılı oldukları, başedemiyorlarsa bunun nedenleri ve başarılı olmaları için gerekli kriterlerin neler olduğu daha çok önem kazanmıştır.
Ulus devletlerin küreselleşme süreci karşısında etkisinin azaldığı ve egemenlik sınırlarının tartışmaya açıldığı bir dönemde ortaya çıkan pandemi ulus devletin yeniden eski pozisyonuna dönüp dönmeyeceği sorusunu da doğal olarak akla getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel kuruluşların pandemi sürecinde ulus devletlere ne denli yardımcı olabildiği sorusu henüz net olarak cevaplanamamışken ulus devletlerin kendi kaderleri ile başbaşa kalmaları ve güçlü devlet kapasiteleri oranında salgınla mücadele edebilecekleri bir başka tartışma konusu olarak akademik çevreleri meşgul etmektedir.
Bu çalışmada ulus devletlerin küresel pandemiyle mücadele noktasında hangi refleksleri geliştirdikleri ve devlet kapasitelerine olan ihtiyacın ne oranda ortaya çıktığı incelenmektedir.
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2022 |
Gönderilme Tarihi | 14 Kasım 2021 |
Kabul Tarihi | 21 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 21 Sayı: 2 |