Throughout the large migration waves, it is inevitable that both the migrating population and the host population will be affected from different perspectives. If immigrants tend to become permanent, longer-term effects are inevitable. This is the direct result of the dichotomy of adaptation and conflict inherent in migration as a phenomenon. For this reason -naturally- the studies dealing with the issue of migration and encounter have been mostly about the issue of adaptation-conflict and how this issue of adaptation-conflict is managed. The form of government, in other words, the political technique (or public policy) has a great influence on the dimension and course of the conflict-adaptation issue in question. Because political technique is loaded with a function such as organizing social practice.
As it is known, with the start of the Syrian civil war in 2011, there had been an intense wave of migration from Syria to Turkey. In the face of these immigration waves that continued for several years, Turkey followed an open-door policy in the context of the entry of people fleeing the war into the country. The Ansar-muhajir discourse has been the legitimizing discourse of this open-door policy from the very beginning. However, the prolongation of the war and the fact that it still remains uncertain even after 11 years have resulted in the management of immigration becoming one of the most fundamental and burning problems of the situation of immigrants. From this point of view, this study focuses on the relationship between the said social practice and the political technique.
Büyük göç dalgalarının oluşması halinde hem göç eden nüfusun hem de göç edilen yörenin farklı açılardan etkilenmesi kaçınılmazdır. Göçmenlerin kalıcı olmaya yüz tutması halinde ise daha uzun vadeli etkilenmelerin oluşması kaçınılmazdır. Bu, uyum ve çatışma dikatomisinin, bir olgu olarak göçe içkin olmasının dolaysız sonucudur. Bu nedenle –doğal olarak- göç ve karşılaşma meselesini konu edinen çalışmalar, büyük ölçüde uyum-çatışma meselesiyle ve bu uyum-çatışma meselesinin nasıl yönetildiğiyle ilgili olagelmiştir. Yönetim biçimi, başka bir deyişle siyaset tekniği (ya da kamu politikası), söz konusu çatışma-uyum meselesinin nasıl boyut alacağı ve nasıl bir seyir izleyeceği üzerinde büyük etkiye sahiptir. Zira siyaset tekniği, toplumsal pratiği örgütlemek gibi bir işlevle yüklüdür.
Bilindiği gibi 2011 yılında Suriye iç savaşının başlamasıyla beraber Suriye’den Türkiye’ye doğru yoğun bir göç dalgası gerçekleşmiştir. Birkaç yıl devam eden bu göç dalgaları karşısında Türkiye, savaştan kaçan insanların, ülkeye girişi bağlamında açık-kapı politikası izlemiştir. Ensar-muhacir söylemi, başından itibaren bu açık-kapı politikasının meşrulaştırıcı söylemi olmuştur. Fakat savaşın uzaması ve üzerinden 11 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ belirsizliğini koruması göçün yönetiminin, göçmenlerin durumunun en temel ve en yakıcı sorunlardan biri halini almasıyla neticelenmiştir. Buradan hareketle bu çalışma, söz konusu toplumsal pratikle siyaset tekniği arasındaki ilişkiye yoğunlaşmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Sosyoloji |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 2 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 21 Sayı: 4 |