Ottomans, through the Oghuz Khan tradition, were affected by the political, administrative, military, and financial structures of the Turk-Islamic states as well as by political and cultural characteristics of different civilizations in the regions had conquered. They did not submit to uniformity their administrative system, which had evolved from a conventional one into dogmas. Their attachment to conventional values and their being open to innovations enabled them to establish a unique civilization. In the operability of such an administrative system, Ehl-ı örf–laws produced in the light of İslam- and Ehl-i ser’–religious rules -played undeniable roles. As for the behaviour of these institutions, it has been identified through both written and unwritten rules. Maximum observation of örf-i and şer’ provisions, and the discipline and hierarchy being kept in the foreground rendered operability to the conscript and management of a huge army. During the second half of the 16th century, degeneration of hierarchy and discipline, non-observance of traditional and sharia values generally resulted in great discomfort among the citizens. Central administration tried to eliminate the problems by providing the supervision mechanism with operability to rectify the situation. However, increasing supplies indicated that the situation requiring training and prevention did not disappear. This situation suggested that the central administration began to lose its power and influence in rural areas, as a result of the deterioration of the kanûn-ı kadîm (punitive, administrative, and financial laws imposed by the sultan in conformity to şer’) and ehl-ı şer’, and that the staff in these institutions, taking advantage of the situation, obtained additional income by abusing their duties and authorities. In this context, this issue has to be investigated in order to understand the positive or negative reflections of the rule of law and the failure to adhere to the rules of law in the process from the death of the ahl-iörf and the ehl-ı şer to its tazir. From Kanunî, until III. Mehmed, ehl-ı örf and ehl-i şer’ non-compliance with the law and customs, and the penalties applied to them; diwan records were used as the main source because they were researched in the context of the submissions presented to the diwan.
Divân-ı Hümâyûn Kanûn-ı Kadîm Ehl-i Örf and Ehl-i Şer’ Citizens Attitudes and Behaviours Which Have Established as a Rule and Punishment
Osmanlılar, fethettikleri coğrafyalarda değişik medeniyetlerin siyasi, kültürel özelliklerinin yanı sıra Oğuz Kağan geleneği ile Türk–İslam devletlerinin siyasi, idari, askeri ve mali yapılarından da etkilenmişlerdi. Gelenekten yeniliğe evrilen yönetim sistemlerini, doğmalara ve tekdüzeliğe teslim etmemişlerdi. Yeniliklere açık olmalarının yanı sıra örfî değerlere bağlılıkları da özgün bir medeniyet oluşturmalarını sağlamıştı. Böyle bir idari sistemin işlerliğinde ehl-i örf ile ehl-i şer’in yadsınamaz rolleri olmuştu. Bunların davranışları ise yazılı ve yazısız kurallarla belirlenmişti. Şer’î ve örfî hükümlere azami ölçüde uyulması, disiplin ve hiyerarşinin ön planda tutulması, devasa bir kadronun sevk ve idaresine işlerlik kazandırmıştı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında; hiyerarşi ve disiplinin bozulması, örfî ve şer’î değerlere göre hareket edilmemesi, tebaada genel bir rahatsızlık oluşturmuştu. Merkezi yönetim, düzenin sağlanması için teftiş mekanizmasına işlerlik kazandırarak sorunları gidermeye çalışmıştı. Ancak arzların yoğunlaşması, te’dib ve ta’ziri gerektiren hallerin önlenemediğini göstermekteydi. Bu durum merkezi yönetimin taşra idaresinde kanun-ı kadîmin bozulmasıyla gücünü ve etkisini kaybetmeye başladığını; bu durumdan yararlanan, ehl-i örf ile ehl-i şer’in ise görev ve yetkilerini suiistimal ederek ek gelir sağladıklarını ortaya koymaktaydı. Bu bağlamda ehl-i örf ile ehl-i şer’in te’dibinden, ta’zirine kadar ki süreçte; hukuk kurallarına bağlı kalınması ile kalınmamasının, yönetim sistemindeki olumlu ya da olumsuz yansımalarının anlaşılması bakımından bu konunun anlaşılması gerekmiştir. Kanunî’den, III. Mehmet’e kadar ehl-i örf ile ehl-i şer’in kanuna ve töreye uymayan halleri ile bunlara uygulanan cezalar, divana sunulan arzlar bağlamında araştırıldığı için mühimme defterleri asıl kaynak olarak kullanılmıştır.
Divân-ı Hümâyûn Kanun-ı Kadim Ehl-i Örf ve Ehl-i Şer’ Tebaa Te’dib ve Tazir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Kültür ve Sanatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 24 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2023 |
Kabul Tarihi | 15 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Journal of Universal History Studies © 2018 by Sabit Dokuyan is licensed under CC BY-NC-SA 4.0