İnsan fiillerindeki değerin kaynağı konusundaki görüş ayrılıklarından doğan hüsün-kubuh (iyilik-kötülük) meselesi, Sünnî düşünce ile Mu‘tezilî düşünce arasındaki temel tartışmalardandır. Bu makalede Eş‘arî âlim Seyfeddin el-Âmidî’nin (öl. 631/1233), fiildeki hüsün-kubuh değerlerinin zâtî olduğunu savunan Mu‘tezile’ye karşı, fiildeki bu değerlerin zâtî olmayıp itibârî olduğunu nasıl temellendirdiği konusu ele alınmıştır. Âmidî özelinde Eş‘arîler’e göre insanın, bu dünyada övgüye âhirette de sevâba ya da bu dünyada kınanmaya âhirette de cezâya müstehak olacağı fiiller hasen ya da kabîh olarak adlandırılır. Buna göre insanın fiili onu dünyada övgüye âhirette de sevaba ulaştırırsa bu fiil hasen fiil, şayet bu dünyada kınanmayı âhirette de cezâyı gerektirirse bu fiil kabîh fiil olur. Fiildeki bu değerler, sadece şeriatın belirlemesiyle oluşur. Yani insan aklı hangi fiillerin bu kategoriye girdiğini bilemez. Hasen ve kabîhin doktrinde tartışma konusu olan bu anlamının yanında sahip olduğu iki anlam daha vardır. Bunlar: 1.Amaca veya tabiata uygunluk ve aykırılık; 2. Failin yapma hakkının olması hususlarıdır. Fakat bu iki anlam hakkında tartışma yoktur.
Seyfeddîn el-Âmidî Kelâm Hüsün-Kubuh Hüsün-Kubuh Eş‘ariyye Eş‘ariyye Mu‘tezile İtibârî Zâtî
The matter of ḥusn (goodness) and qubḥ (evil), which is the result of the disagreements on the source of moral value in human actions, is one of the main disputes between the Sunnī schools and the Muʿtazilī school of theology. This study examines the reasons why Sayf al-Dīn al-Āmidī, the Ash‘arī scholar, argues that the values of the ḥusn- qubḥ in actions are relative (i‘tibārī) against to the Mu‘tazilī school that considers these values to be inherent in actions. According to the Ash‘arīs, and specifically al-Āmidī, if the actions make people worth of either praise in this world and reward (thawāb) in afterlife or blame in this world and punishment in afterlife, those actions are named as ḥasan (good) or qabīḥ (bad). Therefore, if the action of a person provides him/her praise in this world and reward in afterlife, the action is called ḥasan. If an action necessitates condemnation in this world and punishment in the afterlife, the action is called qabīḥ. The moral values in actions can only be determined by the Sharī‘a. In other words, human reason cannot know which actions are included in the category of ḥasan and qabīḥ. In addition to their contentious meanings in the doctrine, ḥasan and qabīḥ have two more meanings. The first one is the suitability and contrariety to the purpose or disposition while the second one is the agent’s right of doing any given action. However, there is no debate about these two meanings.
Kalām Sayf al-Dīn al-Āmidī Ḥusn-Qubḥ Ash‘ariya Mu‘tazila Relative (i‘tibārī) Inherent
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mart 2020 |
Kabul Tarihi | 23 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 18 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.