Partial/particular will (al-irādah al-juz’iyyah) and the creation of human acts are two issues related to the predestination belief. Nowadays, it is unarguably accepted that humans have volition. However, the controversy over the formation steps of human will and act does not seem to be settled. Māturīdīs’ approach, taken with the intent to allow some space for freedom for humans in their actions and based on the partial will and postulation that there is a part in human actions that are not created nor subject to creation, could not be understood at times. When it comes to misunderstandings of this kind, Sadr al-Sharī‘a and Ibn al-Humām, who are among the Hanafī-Māturīdī kalam scholars, are mentioned. Both mutakallims are some of the eminent figures who left their marks on the Hanafī-Māturīdī school. They affected a significant number of scholars coming after them by the authentic ideas they presented. However, even though neither Sadr al-Sharī‘a nor Ibn al-Humām did regard humans as creators of their own actions, they are confronted with an accusation as if they vitiated the fact that God is the Absolute Creator. Therefore, it is of grave importance to reveal Sadr al-Sharī‘a’s ideas, which are represented in his “Four Premises” concerning the formation of an act and Ibn Humām’s thoughts put forward in his “Ījādu al-‘Azm al-Musammamah” and “Takhsīsu Irādah al-Juz’iyyah.”
Kalām Sadr al-Sharī‘a Ibn al-Humām Creation Jabr (Compulsion) Ihktiyār (Choice) al-Irādah al-juz’iyyah (Partial Will)
Cüz’î irâde ve kulların fiillerinin yaratılışı kader inancıyla bağlantılı iki konudur. Günümüzde tartışma götürmeyecek kadar açık şekilde insanda irâdenin var olduğu kabul edilmektedir. İnsanda meydana gelen irâde ve fiilin oluşum basamakları hakkındaki ihtilâf ise çözülecek gibi gözükmemektedir. Mâtürîdîlerin insana fiillerinde bir hürriyet alanı tanıma amacıyla ortaya koydukları, cüz’î irâde ve fiillerde yaratılmamış veya yaratmaya konu olmayan bir unsurun bulunduğu şeklindeki açılımları ise bazen tam anlaşılamamıştır. Bu türden yanlış anlaşılmalar söz konusu olduğunda Hanefî-Mâtürîdî kelamcılarından Sadruşşerîa ve İbnü’l-Hümâm’ın ismi geçmektedir. Her iki kelâmcı da Hanefî-Mâtürîdî ekolünde derin izler bırakan önemli şahsiyetlerdendir. Ortaya koydukları özgün fikirleriyle kendilerinden sonra gelen pek çok âlimi etkilemişlerdir. Buna rağmen gerek Sadruşşerîa gerekse İbnü’l-Hümâm insana fiillerinin yaratıcısı gözüyle bakmadıkları halde sanki Allah’ın mutlak yaratıcılığına halel getirmişler gibi bir ithamla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bu sebeple Sadruşşerîa’nın herhangi bir fiilin oluşumuyla ilgili ortaya koyduğu “Dört Mukaddime” ile İbnü’l-Hümâm’ın “Azm-i Musammemin İcadı” ve “Cüz’î İrâdenin Tahsisi” hakkındaki düşüncelerinin ortaya konulması büyük önem arz etmektedir.
Kelâm Sadruşşeria İbnü’l-Hümâm Yaratma Cebr İhtiyâr Cüz’î irâde
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mart 2020 |
Kabul Tarihi | 23 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 18 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.