İsmâilîlerin Âdem’in yeryüzüne inişi, diğer bir deyişle insanın yeryüzünde bulunma nedeni konusunda diğer Müslümanlardan farklı olarak ne söyledikleri bu makalenin temel sorusunu oluşturmaktadır. Çalışmada, öncelikle konuyla ilişkili görülen varlık hiyerarşisi ve bu bağlamda açığa çıkan hadd/hudûd ve tevhit kavramları üzerinde durulmaktadır. Zira İsmâilîlik’te âlemlerin doğuşu ve her türlü varoluş belli bir hiyerarşiye göre zuhur etmektedir. Bu hiyerarşi, aynı zamanda uyulması gereken ilahî sınırları belirlemenin ölçütü olarak da kabul edilmektedir. Bu bağlamda kritik bir terim olan hadd yahut çoğul formuyla hudûd”, basitten karmaşığa doğru sıralanan tüm varlıkların kendilerine ait ilahi makamdaki derecelerini ifade etmektedir. Bu öğretiye paralel olarak Âdem’in ezelde işlediği hata, kendisinden daha üstün konumda olanlara gereken bağlılığı göstermemesi nedeniyle bir tür hadsizlik olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda makalede konuyla bağlantılı olarak ele aldığımız bir diğer önemli kavram ise “tevhit”tir. Çünkü İlk Akl’ın, tüm İbdâ‘ Âlemini Mübdi‘in tevhidine davet ettiği unutulmamalıdır. Bu davete icabetin en önemli kuralı ise, her iki âlemde bulunan varlıkların tevhit ilkesini idrakte ve dolayısıyla da kemale ermede kendisinden üstün olanı tanıması ve ona itaat etmesidir.
Makalede Âdem’in hubûtu konusunda İsmâilî klasik kaynaklarda, biri temsilî, diğeri ise felsefî sayılabilecek iki izah şeklinin ön plana çıktığı vurgulanmaktadır. Temsili anlatımlarda Âdem’in yeryüzünde bulunma nedeni, ezeli âlemde işlediği hata nedeniyle kaybettiği makamı geri kazanmak olarak açıklanmaktadır. Bu hata, cismanî değil tüm insanlığı temsil eden ruhanî Âdem tarafından işlenmiştir ve esasında nefsteki (psykhe) eksikliği sembolize etmektedir. Kur’an’da geçen Âdem’in cennetten çıkışıyla ilgili kıssa da bu anlatımla uyumlu bir şekilde te’vil edilmektedir. Daha ziyade Neoplatonizm felsefesi ile uyumlu olan açıklamalarda ise nefsin (psyche) gelişimi merkeze alınmaktadır. Nefs, Akıl’dan sonra varlık alanına çıktığı için eksiktir. Bu nedenle cismani âlemin yaratılma nedeni, nefsi ilim ve hikmet ile daha iyi kılmak ve nihai gelişimini sağlamaktır. Bu durumda nefs kendisini, yeryüzündeki en yüce temsilcisi olan Âdem aracılığıyla gerçekleştirmiş olmaktadır. İşte kozmosun hareketini başlatma nedeni temelde nefsteki bu eksikliktir.
Sonuç olarak makalede; her iki izah şeklinde de nefsin eksikliğine yapılan vurgunun ön planda olduğu belirtilmektedir. Yani nefste, yahut onun yeryüzündeki sureti olan Âdem’de, Tanrıdan uzaklığın doğurduğu bir eksiklik nedeniyle bir makam kaybı ve zamana düşüş söz konusudur. Bu nedenle nefsin kemale ermesi yahut Âdem’in asli yerini geri kazanması için, cismani âlemin var olması ve yedi aşamalı bir sürecin tecrübe edilmesi gerekmektedir.
Kelam İsmâilîlik Âdem’in hubûtu Hudûd Cennetten çıkış Ruhani Âdem Varlık hiyerarşisi
The main purpose of this article is to discuss what the Ismāilīs, unlike other Muslims, say about the fall of Adam to earth or the reason why man is on earth. In this study in close relation to the subject the hierarchy of existence and the concepts of hadd/hudûd and tawhid that emerge in this context are principally emphasized, for in Ismāilism the emergence of worlds and all kinds of existence occur according to a certain hierarchy. This hierarchy is also seen as the criterion for determining the divine limits to be obeyed. In this context, a crucial term of hadd or hudûd in its plural form refers to the degrees of all beings, ordered from simple to complex, in their divine station. Parallel to this teaching, the fault Adam committed in eternity is regarded as a kind of crossing the line, for he did not show the required devotion to those who are superior to him. In this context, another important concept dealt with in the article in connection with the subject is tawhid, the Oneness of God, for it should not be forgotten that the Prime Intellect invites the entire Realm of Creation to accept the Oneness of the Creator. The most important rule of responding to this invitation is that creatures in both worlds are to recognize and obey those who are superior to them in order to wake to the principle of tawhid and thus attain perfection.
It is emphasized in the article that two forms of explanation, one of which can be considered representative and the other philosophical, come to the fore in Ismāilī classical sources on the subject of Adam's fall to earth. In representative narratives the reason for Adam's being on earth is explained as regaining the position he lost due to the fault he committed in the eternal world. This fault was committed by the spiritual Adam, who represents the whole humanity, not the physical one, and actually symbolizes the defectiveness of Nafs (psyche). The story of Adam's exit from Paradise, which takes place in the Qur’ān, is also interpreted in accordance with this narrative, whereas in more compatible explanations with the philosophy of Neoplatonism, the development of Nafs (psyche) is at the core. Nafs is incomplete because it emerges into the realm of existence after the Intellect. Due to this, the reason orlde creation of the material orld is to make Nafs better with knowledge and wisdom and to ensure its ultimate development. In this case, Nafs realizes itself through Adam, who is its supreme representative on earth. The reason why cosmos initially starts its movement is basically this imperfection of Nafs.
Hereby, in both elucidations in the article, it is stated that the emphasis is on the faultiness of nafs. In other words, Nafs or Adam, its earthly form, experiences a loss of station and falls into timely existence due to a deficiency caused by distance from God. For this reason, in order for Nafs to mature or for Adam to regain his original station, the material world must exist and a seven-stage process must be experienced.
Kalām Ismāilism Adam’s fall to earth Degree in the divine station Exit from Paradise Spiritual Adam Hierarchy of existence
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 10 Eylül 2021 |
Kabul Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 19 Sayı: 2 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.