Sadruşşerîa (öl. 747/1346), Mâtürîdî kelâmının müteahhir dönemini temsil eden kelâmcılardan biridir. O, düşünce sistemini İbn Sînâ, Râzî ve Tûsî’ye yönelik eleştirileri üzerine kurmuştur. Bu isimlere yönelik eleştirileri onun kendi varlık anlayışından kaynaklanmaktadır. Müteahhir dönem kelâmcılarının çoğunluğunun kabul ettiği varlık-mâhiyet ayrışması, varlığın mâhiyet üzerine zaitliği, zihnî varlığın hakiki olarak kabulü gibi meselelerde Sadruşşerîa müteahhir dönem kelâmcılarından farklı düşünmektedir. Onun söz konusu bu varlık anlayışı vahdet-i vücûd düşüncesine yönelik tahlillerini de etkilemiştir. Çalışmada ilk olarak Muhammed Bedirhan’ın teklif ettiği çerçeve ile ilgili bilgiler verilecektir. Sonrasında Sadruşşerîa’nın vahdet-i vücûd eleştirilerinin anlamlandırılması amacıyla kısaca vahdet-i vücûdçu sufilerin görüşleri özetlenecek, en sonda ise Sadruşşerîa’nın vahdet-i vücûd düşüncesine dair tahlilleri incelenip vahdet-i vücûd üzerine yapılmış çalışmanın sunduğu çerçeve kullanılarak netleştirilecektir. Sözü edilen çerçeve, alt başlıkları olmakla birlikte vahdet-i vücûd eleştirilerini rasyonel temelli ve şer‘î temelli itirazlar şeklinde tasnif etmektedir. Rasyonel temelli itirazlar kelâm ve felsefe geleneklerinden yöneltilirken; şer‘î temelli itirazlar selefi düşünürler, fakihler ve sufilerden gelmektedir. Sözü edilen çerçeve vahdet-i vücûd teorisine yönelik eleştirileri tasnif etmesi açısından kuşatıcıdır. Bu çerçeve kullanılarak Sadruşşerîa’nın yaklaşımının netleştirilmesi ve eleştirilerinin kaynağının tespit edilmesi gerekmektedir. Bedirhan’a göre sufilerin teorisi pratik ve teorik olmak üzere iki açıdan diğer ekol mensupları ile çatışma halindedir. Birincisi tasavvufun hal olmasını ifade ederken, ikincisi tasavvufun da bir ilim olması bakımından diğer entelektüel grupların tasavvufa bakışını şekillendiren noktadır. Bedirhan, çerçevesindeki teorik çatışma kısmını Câbirî’nin üçlü tasnifi üzerine bina etmiştir. Söz konusu tasnife göre burhan, beyan ve irfan olarak adlandırlan geleneklerden, irfan başlığı altında yer alan tasavvuf, zikredilen önceki iki gelenekle hesaplaşmaktadır. Bununla birlikte, burhan ve beyan gelenekleri de irfan geleneğinin epistemolojik ve ontolojik kabullerine yönelik eleştirilerini sunmaktadır. Düşünce geleneklerinin birbirlerine yönelik eleştirilerinin arkasında, karşı grubun metafizik teorisinin yetersiz olduğu iddiası yer almaktadır. Sunulan çerçeveye göre, Sadruşşerîa’nın eleştirileri kelâm geleneği içinden sunulan eleştiriler olarak okunabileceği gibi ittihadı seyr-i sülük mertebelerinden birine hasreden bir sufi olduğu için sufi gelenek içinden sunulan eleştiriler olarak da okunabilir. Sadruşşerîa sufilerin metafizik teorisini savundukları iki delil zikredip bu delilleri cevaplandırmakta, ayrıca duyu bilgisi ve varlığın lafzen ortaklığına dayanan bir karşı delil sunmaktadır. O, ittihad düşüncesinin bir mertebeye has olduğu görüşüyle de sufilerin metafizik teorisinin zayıflığına işaret etme amacı taşımaktadır. Çalışmada sözü edilen delil ve karşı deliller zikredilerek Sadruşşerîa’nın rasyonel-şer‘î temelli itiraz çerçevesinde nerede durduğuna işaret edilmeye çalışılacaktır.
Sadr al-Sharīʿah (d. 747/1346) is one of the theologians representing the later period of the Māturīdī kalām. He based his system of thought on his criticisms of Avicenna, al-Rāzī, and Ṭūsī. His criticism of these names stems from his own understanding of being. He thinks differently from the theologians of the later period on issues such as the essence-existence division, the superaddition of existence to essence, and the acceptance of mental being, which are accepted by the majority of theologians of the later period. His understanding of being in question also influenced his analysis of the idea of the wahdat al-wujūd. In the study, some aspects of the framework proposed by Muhammed Bedirhan will be given first. Then, in order to make sense of Sadr al-Sharīʿah’s criticism of wahdat al-wujūd, the major understandings of wahdat al-wujūd will be summarized briefly, and finally, Sadr al-Sharīʿah’s analysis of wahdat al-wujūd will be examined and clarified using Bedirhan’s framework. Although the framework has subheadings, it classifies criticisms into two categories: rationally-based and sharʻī-based objections. Rational objections are directed from the traditions of kalām and philosophy, while sharʻī-based objections come from Salafi thinkers, faqihs, and sufis. The framework is comprehensive in classifying criticisms against the theory of wahdat al-wujūd. This framework will clarify Sadr al-Sharīʿah’s approach, and the source of his criticisms should be identified. According to Bedirhan, the sufis’ theory is in conflict with the members of other schools in two aspects, practical and theoretical. While the first one considers sufism a religious state (ḥal), the second one is the point that shapes the view of other intellectual groups on sufism in terms of the fact that sufism is also a science. Bedirhan has based the theoretical conflict part of his framework on the triple classification of al-Jābiri: burhān, beyān and irfān. According to al-Jābiri’s classification, sufism, which is included under the title of irfān, deals with the previous two traditions mentioned. However, burhan and beyan traditions also offer their criticisms of the epistemological and ontological acceptances of the irfān tradition. Behind the criticism of the traditions of thought towards each other is the claim that the metaphysical theory of the opposite group is insufficient. According to the presented framework Sadr al-Sharīʿah’s criticisms can be considered within not only the kalām tradition but also the sufi tradition, because he is a sufi who accepts ittihād as one of the “sayr sulūk” degrees. Sadr al-Sharīʿah’s explains two proofs by which sufis defend their metaphysical theory, and also presents a counter-proof based on the verbal commonality of sense knowledge and being. He also aims to point out the weakness of the metaphysical theory of sufis with the view that the idea of ittihād is unique to a certain degree. By mentioning Sadr al-Sharīʿah’s criticisms and explanations of wahdat al- wujūd, the study identifies Sadr al-Sharīʿah’s stance on the rational and sharʻī-based objections.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ocak 2023 |
Kabul Tarihi | 9 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 21 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.