Deizm, Tanrı’nın âleme müdahalesini kabul etmeyen, akla gereğinden fazla önem veren bir sistemdir. Deistlere göre Tanrı âlemi yaratmış ve tekrar müdahale etmemiştir. Bu bağlamda Tanrı’nın âleme bir müdahalesi olarak telakki edilen vahiy ve nübüvvet, imkân ve gereklilik açısından muhal kabul edilmektedir. Deistik düşünce sistemine paralel fikirler ortaya koyan Hint menşeli Berâhime adında bir grup vardır. Berâhime, nübüvvete akıl açısından itiraz etmektedir. Onlara göre şayet nübüvvet diye bir mefhum olsaydı Allah bunu akıllarda yaratırdı. Öte yandan onlar akıl ile vahyin çeliştiğini, ibadetlerin anlamsız olduğunu, mucizenin bir gerçekliğinin olmadığını iddia etmektedir. Deizm ve Berâhime’nin karakteristik özelliklerine bakıldığında bunların aynı kaynaktan beslendiği hemen anlaşılmaktadır. Bu düşünce sistemlerinin ortaya çıkarmak istediği insan modeli ise ibadetsiz, Allah’ın kendilerini kontrol etmediği ve sorgulamadığı bir hayat tarzını öngörmektedir. Böylesine bir anlayış hiç şüphesiz akıllara İslâm öncesi “Cahiliyye Dönemi” şirk inancını getirmektedir. Zira onlar da Allah’a iman edip ona kutsiyet atfediyorlardı. Allah inancına önem veren bir topluluğun peygamber ve vahyi kabul etmemesi konumuz açısından son derece önem arz etmektedir. Müşrikler Allah’a iman etmenin yanı sıra Allah’ın kendilerine iş, ibadet, ticaret, miras vb. konularda karışmasını istememiştir. Bu da onların aslında deistik bir hayat tarzını benimsediklerini göstermektedir. Kanaatimizce Deizm düşüncesi ile şirk anlayışı arasında kayda değer bir benzerlik söz konusudur. Günümüzde bazı Müslüman gençlerin dikkatini çeken Deizm’in doğuracağı tehlikeler konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada da amaç, Deizm ve Berâhime akımlarının temelde aynı amaca hizmet ettiğini ve netice olarak insanları seküleristik bir şirk dünyasına sürüklediğini ortaya koymaktır.
Deism is a system that does not accept God's intervention in the world and gives too much importance to reason. According to them, God created the world and did not intervene again. In this context, revelation and prophecy, which are considered to be God's intervention in the world, are accepted as implausible in terms of possibility and necessity. There is a group of Indian origin called Barâhime, who put forward ideas parallel to the deistic thought system. Barahima objects to prophecy in terms of reason. According to them, if there was a concept called prophethood, God would have created it in minds. On the other hand, they claim that reason and revelation contradict, worship is meaningless, and miracles have no reality. When we look at the characteristic features of Deism and Barâhime, it is immediately understood that they are fed from the same source. The human model that these thought systems want to reveal envisages a life style without worship, in which God does not control and question them. Such an understanding undoubtedly brings to mind the belief in polytheism in the pre-Islamic "Ignorance Period". Because they believed in God and attributed holiness to him. It is extremely important for our subject that a community that attaches importance to belief in God does not accept the prophet and the revelation. In addition to believing in God, the polytheists give them jobs, worship, trade, inheritance, etc. He didn't want her to get involved in matters. This shows that they actually adopted a deistic lifestyle. In our opinion, there is a remarkable similarity between the thought of Deism and the understanding of polytheism. The dangers of this Deism, which attracts the attention of some Muslim youth today, reveal the importance of the subject. In this study, the aim is to reveal that Deism and Berahime movements basically serve
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mayıs 2022 |
Kabul Tarihi | 9 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Kadim Akademi SBD Creative Commons Atıf-GayrıTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.