The human surname begins with the following five
verses, in which the human being is given the right to choose two paths, and
the human being is free to choose one of these two paths. “1-Really came to the
human beings for such a long time, then it was not something worth remembering.
2-We have created mankind a complicated tract to test, but we made him hearing
and visible. 3-Certainly we showed him the way; whether thankful or ungrateful.
4 For we have prepared chains for the unbelievers, iron rings, and a flaming
fire. 5- Surely the good ones also drink a full glass of camphor mixture.” The
third verse in this verse is quite striking, undoubtedly the creator has shown
to man the way, and now it is only his
own choice to be thankful and ungrateful. The fact that there is a free being
in their election makes the person responsible for that election so that they
are an actor of their choice with the necessity of human being and their
actions. This makes him also the actor of the metaphysical realm. In that case,
human is an actor of metaphysical realm with human actions, prayers, wishes and
even wishes. In other words, the relationship between the servant and God is
not only a process from God to man but also a constructive and a dialectical
process that takes place from man to God. Mevlana and Harakani, such as all the
great Sufi manuscripts are taken this subject from this perspective. As a
matter of fact, the following poem by Kenan Rifai[1] is
a poem which explains and summarizes this dialectical relation in detail.
Right is the realm with the possibility of real
Where is the beautiful sand in heaven?
Everywhere is beautiful source of beauty ,
Do you think this face is a face of houri of Gilman?
Everywhere, but in the heart of a wrath Allah,
Or do you think He is on the ground or in the sky
Do not pass it by saying that the world everything is
here
Is Trial balance and Sir Bridge in Hereafter do you
think?
Heaven and hell, sadness and happiness, the darkness
and the light
All are the shadows of the things that you made
Your knowledge is valuable to you, you are whatever
you ask
Do you think eating or drinking is humanity?
This is the subjcet of this paper is to evaluate and
try to tackle the human beings in the works of Mevlana and Harakani, as the
actor of the metaphysical realm,
İnsan suresi şu beş ayetle başlar ve bu surede insana
iki yol seçme hakkı tanındığından ve insanın bu iki yoldan birini seçmek
hususunda özgür olduğundan bahsedilir.“1-Gerçekten insan üzerine
dehirden(zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o anılmaya değer bir şey
değildi. 2-Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık
da onu işitici ve görücü yaptık. 3-Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister
şükredici olsun ister nankör. 4-Çünkü biz kâfirler için zincirler, demir
halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır. 5-Kuşkusuz iyiler de karışımı
kâfur olan dolgun bir kadehten içerler.” Bu suredeki üçüncü ayet oldukça dikkat
çekicidir, kuşkusuz ki yaratıcı insana yolu göstermiştir ve artık şükretmek de
nankör olmak da insanın yalnızca kendi seçimidir. Seçimlerinde özgür bir varlık
olması insanı o seçiminin sorumlusu yapar ki, böylelikle insan gerek
fiilleriyle gerek duasıyla seçimlerinin bir aktörü durumundadır. Bu onu aynı
zamanda metafizik âlemin de aktörü yapmaktadır. O halde insan fiilleriyle,
dualarıyla, dilekleriyle ve hatta temennileriyle metafizik âlemin bir aktörü
durumundadır. Yani kul ile Allah arasındaki ilişki, sadece Allah’tan kula bir
süreç değil, aynı zamanda kuldan Allah’a doğru gerçekleşen inşai, oluş ve yapım
halinde diyalektik bir süreçtir. Mevlana ve Harakani gibi bütün büyük tasavvuf
erbabı da konuyu bu açıdan ele almışlardır. Nitekim Kenan Rıfai[1]
hazretlerinin aşağıdaki şiiri bu diyalektik ilişkiyi detaylıca anlatan ve aynı
zamanda özetleyen bir şiirdir.
Hak suretidir âlem-i imkân ile âdem
Bundan güzeli nerde ki cennet'te mi sandın
Her yer ne güzel menba-ı hüsn, insan güzeli
Sen de bu cemâli, huri gılmanda mı sandın
Her yerde, fakat arifin kalbindedir Allah,
Yoksa sen onu arz u semâvâtta mı sandın
Dünyâ diyerek geçme sakın, burdadır her şey
Mîzân ü sırât'ı mutlaka orda mı sandın
Cennet ü dûzah, gamm ü sürür, zulmet ile nûr
Yaptıklarının gölgesi, hâriçte mi sandın
Bilgin sana kıymet, talebin neyse osun sen
İnsanlığı sâde yiyip içmekte mi sandın
İşte bu araştırmanın konusu Mevlana ve Harakani’nin
eserlerinde metafizik âlemin aktörü olan insanı daha doğrusu insan-ı kamili
değerlendirmek ve ele almaya çalışmaktır.
Bölüm | MAKALELER |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 5 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |