Din
olgusu temelde üç esasa dayanmaktadır; iman, amel ve ahlâk. İman olmadan salih
amel ile ahlâkın Allah katında mümin olarak nitelenmek için yeterli olmadığı
malumdur. Öyle ki iman; salih amel ve güzel ahlâkın üzerine bina edildiği
olmazsa olmaz bir değerdir. Nitekim Kur’ânda “Ellezine amenü ve amilu’s
salihati…” ibaresi ile iman edip de güzel işler
yapanlar hakkında muhtelif pek çok ayet zikredilmektedir. Buradaki
“amenü” ibaresi ile iman esaslarına, “amilu’s salihati” beyanı ile de güzel
işler yapanlara vurgu yapılarak gerçekte imanın ameldeki ve ahlâktaki
tezahürüne dikkat çekilmiştir. Esasında dini ilimler arasında keskin çizgiler
olmayıp sık sık geçişler bulunsa da;
inanç esasları ile kelâmın, amel kısmı ile fıkhın, ahlâk boyutu ile de
tasavvufun detaylı bir biçimde ilgilendiği söylenilebilir. Bu çalışmamızdaki
amaç; imanın ahlâk boyutuyla alakadar olan tasavvufun, gelişiminin ve
yansımalarının ancak doğru bir itikat zemini üzerinde gerçekleşebileceğini
ispata çalışmaktır.
Bu
çalışmada Ebû’l-Hasan Harâkânî ve Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin itikadi görüşleri
ele alınıp incelenecektir. Ümmi bir insan olan Harâkânî ve bir ilim ve felsefe
adamı olan Mevlânâ incelendiğinde vasıl oldukları hakikatin birliği dikkat
çekmektedir. Dolayısıyla sahip olunan inanç çizgisinin oluşan tasavvufi
harekette ne kadar etkin rol oynadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır.
The phenomenon of religion is basically based on three essentials; faith, deed and morality. Without faith, righteous deeds and morals are not enough to qualify as a believer on the side of Allah. Such is faith; it is an indispensable value built on righteous deeds and good morals. As a matter of fact, in the Qur'an there are many different verses mentioned about those who believe in 'Ellezine amenu and amilu's salihati ...' and do good works. By emphasizing those who do good works with the declaration of "amilu's salihati" to the principles of faith with the "amenu" in this place, in reality, attention has been paid to the faithful and moral manifestation of faith. Although there are no sharp lines between religious sciences and there are frequent transitions; it can be said that the principles of belief, the deed, the deed and fiqh, the moral dimension and the mysticism are in a detailed manner. The purpose of this study is; the mysticism of faith, which is related to the moral dimension of faith, is that it can only happen on the true creed floor of its development and its reflections.
In this study, Abu'l-Hasan Kharqani and Mawlana Jalaluddin Rumi will be examined and examined. When Kharqani, an “ommi” person, and Mawlana, a man of knowledge and philosophy, are examined, the true unity of which they are at is remarkable. Thus, the fact that the line of beliefs possessed plays an active role in the mystical movement that is formed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2018 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |